“Kutuplara Yolculuk” ismini verdiğimiz gezimizin bugünkü hedefi; dünyanın sonundaki şehir diye bilinen Ushuaia‘ya yaklaşmak. Punta Arenas şehrinde gezgin dostlarımız Özlem ve Hidayet (uzaklaryakın) ile geçirdiğimiz keyifli günler sonrasında soğuk bir Patagonya sabahında yola çıktık. Punta Arenas’tan Porvenir‘e sadece sabah 9:00’da feribot var ve hava çok soğuk olunca erken kalkıp bu feribot ile gitmekten vazgeçiyoruz.
“Kutuplara Yolculuk” gezimize çıkmadan önce yolda birçok yeni arkadaş edineceğimizi biliyorduk. Bizi yol için heyecanlandıran ve merak uyandıran konuların başında da geliyordu. Farklı ülkelerden ve farklı kültürlerden gelen ortak noktalarımızın gezmek olduğu ve ömrümüz boyunca dostluğumuzun devam edeceğini bildiğimiz arkadaşlarımız oldu ve olmaya da devam ediyor. Tahmin ettiğimiz gibi sıcacık dotluklar kurduk. Ayrıca geçeceğimiz ülkelerde yaşayıp bizi davet eden Türk arkadaşlar ile de tanışmayı sabırsızlıkla beklemiştik. Hepsine buradan çok teşekkür ediyoruz.
Iquique, Şili’nin kuzey sahillerinde yer alan fazla özelliği olmasa da upuzun sahili ile dinlendirici bir şehir. Türkçe okunuşu da bize pek eğlenceli geldi İkike (ki de vurgu var) 🙂 ‘Kutuplara Yolculuk’ adını verdiğimiz motosikletle yaptığımız gezimizin Peru’dan sonraki durağı Şili olmuş ve kuzeyinden Arica‘dan girince Pasifik kıyısından devam etmeye karar vermiştik.
Medellin’e sadece 2 saat uzaklıktaki rengarenk seramik işlemeli evleri, doğası ve insanlarının sıcaklığı ile içinizin ısınacağı Guatepe Kolombiya’ya gelindiğinde kesinlikle görülmeye değer. Birçok kişi bu bölgeye özellikle Peñol tepesinden izlenen müthiş manzarası için Medellin’den günübirlik gelmeyi tercih etse de 1 veya 2 gün kalmanızı tavsiye ederiz. Medellin’den muhteşem manzaralar eşliğinde geldiğimiz Kolombiya’nın bu renkli kasabası Guatepe’yi çok sevdik. Bütün binaların alt dış yüzeyi resimlerle boyalı ve ilk 52 yıl önce başlamış.
Etrafı karlı tepelerle çevrili Huarazşehri, yaklaşık 3200 metre yükseklikte Peru’nun And dağlarında yer alıyor. “Kutuplara Yolculuk” adını verdiğimiz gezimizde Trujillo şehrinden 14A numaralı yolu kullanarak Huaraz’a vardık. Yol boyunca geçilen bölgeler az çok Huaraz ve çevresi hakkında fikir veriyor. Deniz seviyesinden başlayıp 4200 metreye kadar tırmandığımız yolda yağmur, sis ve soğuk eşliğinde nefes kesici manzaraları izlemek ise tek kelime ile büyüleyiciydi.
Ekvador’a gelip birbirinden farklı aktiviteler yapmak istiyorsanız doğru adres Banos olacaktır. Dünyanın sonundaki salıncak diye bilinen, La Casa del Arbol (Ağaç Ev) bölgesindeki, deniz seviyesinden 2600 metre yukarıdaki bir tepenin zirvesinde kurulmuş olan salıncak ile ünlenmiş Banos kasabası çok daha fazlasını sunuyor. Açıkcası biz de böylesi huzurlu, doğa harikası bir yer beklemiyorduk.
Mindo kasabası Quito’ya yaklaşık 1,5 saat kadar mesafede ufacık bir yer. Yemyeşil dağlarla çevrili Mindo özellikle kuş gözlemcilerinin durak noktalarından bir tanesi. Kasabanın içinde maalesef çok yapılacak bir şey yok. Hatta Kolombiya’daki ufak kasaba ve köylerden sonra Mindo’nun görüntüsü bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Ama kasabanın etrafını keşfetmeye başlayınca içimiz ısınmaya başladı.
Ekvador’un ilk gördüğümüz şehri Otavalo’ya kanımız birkaç saatte kaynadı. Açıkcası fazla bir beklentimiz olmadan geldiğimiz Otavalo sevimli şehir içi ve çevresindeki doğal güzellikleri ile bizi şaşırttı. İnsanlarının doğallığı, renkliliği ise bonus oldu. Quito’ya, Galapagos adaları turu için gitmeyecek olsaydık rahat 2-3 gün kalırdık.
Güney Amerika ülkeleri ne kadar tehlikeli olduğu ile meşhurdur, maalesef yanlış tanıtım bu güzelim insanların da yanlış tanınmasına neden oluyor. ‘Kutuplara Yolculuk‘ gezimizi takip edenler hatırlayacaktır Quito-Banos arasında bir benzin istasyonunda Ekvadorlu ve Perulu motorcular ile tanışmıştık. Evet, bu güzel insanlardan bir grubu öyle iyilikte bulundular ki hayatımız boyunca unutmamız mümkün değil…
Müthiş yeşilliği, vadileri, nehirleri, güler yüzlü insanları ve her köşe başında bir yudum kahve keyfi ile içinizin ısınıcağı ve ayrılmamak için sebepler bulacağınız huzur dolu doğa harikası bir kasaba Salento. Kolombiya’nın en güvenli bölgelerinden ve meşhur Kolombiya kahvelerinin yetiştiği yerlerden biri olunca da oldukça turistik olmuş. Hem yurtiçi hem de yurtdışından gelen turistler sayesinde kasabanın merkezindeki evlerin neredeyse çoğu hostal veya bed&breakfast.
Kolombiya’nın şirin kasabası Barichara’da geçirdiğimiz huzurlu iki günden sonra geldiğimiz kolonyal kasabası Villa De Leyva da keyfimize ekstra keyif kattı. 12 Haziran 1572 yılında kurulmuş olan kasaba; beyaz evleri, taş yolları, kafeleri ve el sanatları ile görülmeye değer. Evlerin renkli çiçeklerle donatılmış balkon ve pencereleri ise kasabaya ayrı sevimlilik vermiş. Hele bir de ışık festivaline denk gelince şehirden aldığımız keyif ikiye katlandı diyebiliriz.
“Kutuplara Yolculuk” adını verdiğimiz gezimizin Kolombiya’daki yeni durağı şirin kasabası Barichara oldu. Barichara hakkında gezgin arkadaşlarımızdan hep güzel bilgiler almıştık. Biz de bu bölgeyi görebilmek amacıyla Medellin’den yönümüzü Kolombiya’nın kuzeydoğusuna doğru çevirip Bucaramanga’ya geldik. Bucaramanga şehrinde çok özel bir şey yok, yol uzun olduğu için ara durak olarak geceyi burada geçirmeye karar verdik.
Yolda olmak, yeni yerler keşfetmek başlı başına keyifli olsa da bazı yerler vardır ki üzerinden ne kadar zaman geçse de anıları ilk günkü gibi taze kalır. Birden fazla gitseniz bile her gidişinizde sizi ilk defa görüyormuşunuz gibi cezbeder. Görsellikleri, kültürü kadar yaşanan ilklerle de hafızalarımıza kazanır. Bize sorulan soruların başında da gezdiğimiz yerler arasında en çok nereyi beğendiğimiz ve hayal kırıklığı yaşatan bir yer olup olmadığı geliyor. O yüzden şimdiye kadar yurt dışında gezdiğimiz yerler arasında bizi etkileyen, hayran bıraktıran, ilkleri yaşadığımız yerler ve anılarımızda nasıl kaldıkları hakkında bir liste hazırlayıp ” İz Bırakanlar “ adı altında sizlerle paylaşmak istedik. Öncelik sırasına koymak çok zor olduğundan listeyi alfabetik sıraya göre düzenledik.
Cusco’dan Puno’ya bir otobüs yolculuğu; Peru İnka Express
Cusco’dan Puno’ya havayolu, tren veya karayolu ile gitmek mümkün. Karayolunu tercih ederseniz ya direkt giden otobüsleri ya da yaklaşık sekiz-dokuz saat süren rehberli tur otobüslerini tercih edebilirsiniz. Biz karayolunu ve Peru İnka Express firmasının turunu tercih ettik. Eğer zaman yönünden sorununuz yoksa kesinlikle tavsiye ederiz. Biraz yorucu olsa da gezilen yerler bakımından ve etrafı tanımak açısından daha iyi. Beş ayrı yerde duruyor, rehber eşliğinde tarihi yerleri geziyorsunuz ve öğle yemeği yeniliyor. Turun fiyatı kişi başı 50 dolar. Giriş ücretleri, açık büfe öğle yemeği ve otobüsteki içecekler fiyata dahil. Web sitelerinden www.inkaexpress.com rezervasyonumuzu yaptırdık ve biletlerimizi otele getirdiklerinde ödememizi yaptık.