"Enter"a basıp içeriğe geçin

FACEBOOK

AyferOnur Seyahatnamesi için Kapak
12,880
AyferOnur Seyahatnamesi

AyferOnur Seyahatnamesi

ayferonurseyahatnamesi.com
A couple travelling the world...

3 weeks ago

AyferOnur Seyahatnamesi
115. Gün Gürcistan - Türkiye Sınır Geçişi Sabah Tiflis’te kaldığımız otelden oyalanmayıp 8:00 gibi düştük yollara. Sonbaharda Gürcistan’ı gezmek ayrı keyifli olsa da başka bir geziye erteledik. Ünlü soda markalarının bölgesi “Borjomi”’ye geldiğimizde yemek molası verdik. Görkemli doğası ile bölge çok hoşumuza gitti. Saat 13:00 gibi Gürcistan sınırana vardık. Türkiye’ye girişi, daha az yoğun olacağını düşündüğümüz Türkgözü sınır kapısından yapacağız. Gürcistan tarafından çıkarken, ikimizin de işlemleri aynı yerden yapıldı. Aracın bagajına bakılıp çadır yarım açtırıldı, önümüzde tek araç olunca 10 dakika bile sürmedi. Türkiye gümrüğünde pasaport işlemlerini yine aynı yerde yaptırdık, kimse olmayınca 5 dakika bile sürmüyor. Araç ve yolcuların ülkeye giriş kapıları ise ayrı, yanınızda bagaj varsa X-ray’den geçiriliyor. Onur’un işlemleri daha uzun sürdü, bütün eşyaları indirip aracı X-ray’e sokmuşlar. Bekleme ile birlikte 1 saat sürdü ve 13:20 gibi ancak çıkabildi. Gezi boyunca 22 sınır geçişinin en zahmetlisini yaptırarak “Hoş Geldiniz!” dedi güzel ülkemiz… 6 ülke, 115 gün ve 40.000 km. İyisiyle kötüsüyle unutulmaz anılar biriktirdiğimiz, kalplerimize dokunan, hayatımıza giren güzel insanların arttığı, doğa ananın ihtişamına bir kez daha hayran kaldığımız Orta Asya gezimizin yeri de çok özel olacak🙏. ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
112. Gün Rusya - Gürcistan Sınır Geçişi Rusya’da telefon sinyallerine karartma uygulandığı yetmiyormuş gibi son günlerde yabancı telefonlara yapılan kısıtlama turistlerin elini kolunu iyice bağlıyor. O yüzden hazırlıklı gelmekte fayda var. Onur’un almış olduğu notlar rotamızı bulmakta çok işimize yaradı. 9:45 gibi Rusya sınır kapısına (Mapp "Verkhniy Lars") geldik. 6-7 km öncesinden tır kuyruğu başlıyor. Onları beklemeyip yanlarından devam ediliyor. 10:50’de işlemler bitti. Aracı kontrol eden görevli Türkçe biliyordu, içine ve bagaja baktı, çadırı açtırmadı. Çıkış çok kalabalık değildi ama ters yön, Gürcistan’dan Rusya’ya giriş inanılmaz yoğundu, yazın geçerken bile böyle sıra yoktu. Rusya’dan çıkışımız kolay oldu ama Gürcistan sınırına doğru yol, tır yoğunluğu yüzünden neredeyse kapanmış. Biz de nasibimizi aldık ve tünel girişinde sıkışıp kaldık. Karşı şerit de yoğun olunca geçmek mümkün değil. Düzensizlik hat safhada 😔. Tır şöförlerini bir kez daha takdir ettik, bu rotayı yaparak ekmek parası kazanmak kolay değil 👏🏻. Karşı şeritten gelen bir tır şöförü yol verince 10 dk bekleme sonrası tünelden çıkabildik. 11:05’te Gürcistan sınırında (Larsi) sıraya girdik (Gürcistan 1 saat ileri saat 12:05 oldu). Araç ve yolcu girişlerinin işlemleri ayrı yerlerden yapılıyor. 12:20 gibi yolcu girişi kuyruğuna girdim. İnanılmaz ağır işliyor, sıra belli değil, çok kişi olmasa da 1 dakikalık işlemim 12:45’te ancak bitti. Yoğun dönemlerini düşünemiyorum. Onur’un işlemleri benden önce bitmiş ve dışarıda beklerken buldum. Kontrol yapmamışlar, tahminimizin ötesinde kolay geçiş oldu. Gümrükten çıkar çıkmaz sigorta ve para bozdurmak için külube var ama normalden pahalıya sigortayı yapıyor. Online daha uygun, yabancı kredi kartına %2 komisyon olmasına rağmen daha ucuza yaptırdık (15 günlük sigorta 30 Lari). Biraz daha ilerledikten sonra sağda başka sigortacılar da var, araçların çoğu orayı tercih etti. Gürcistan’da ilk durağımız dönerken uğrarız dediğimiz; 14. yüzyıldan kalma haç biçiminde kubbeli Gergeti Trinity Kilisesi (Tsminda Sameba)oldu. Kazbek (Kazbegi) Dağı’nın eteklerinde bulunan kilisenin dışı restorasyonda olsa da inanılmaz kalabalık. Sonbaharın renkleri ile buluşmuş manzarası iyi ki geldik dedirtiyor. Yol boyunca doğanın ihtişamına hayran kalarak Tiflis’te kalacağımız guest house’a vardık. Terasından şehir manzarası enfes, hava rüzgarlı olmasa saatlerce oturabilirdik. Şehir merkezi yerine kaldığımız yere yakın bir restoranda yemek yemeği tercih ettik. Orta yaşın üzerindeki ilgili personeli ile mekanın ortamı çok sıcaktı. Türkçe anlaşmaya çalışmaları ve mekandan ayrılırken içtenlikle sarılarak uğurlamaları, Tiflis’i daha gezmeden bize sevdirdiler 😍.#ortaasyagezisi #ortaasya #centralasia #centralasiatrip #rusyagürcistan #rusya #gürcistan #tiflis #russia #georgia ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook

3 weeks ago

AyferOnur Seyahatnamesi
111. Gün Astrahan - Vladikavkaz Arası, Rusya Sabah kalkar kalkmaz düştük yola. Bugün zor bir bulmaca gibi çözülmeyi bekleyen önümüzdeki 670 km’lik yol bakalım kaç saat sürecek 🤔. Astrahan’ın şehir merkezi ne kadar keyifli duruyorsa merkezden uzaklaştıkça bir o kadar bakımsızlaşıyor. Rusya’da gezdiğimiz hiç bir şehirde bu kadar çok sokak köpeğine denk gelmemiştik. Hatta sahiplenilmiş bir hayvan bile çok az görmüştük. Sanki terk edilmiş bütün hayvanlar burada toplanmış. Hepsi kendi halinde sakin yavrucaklar…Yol üzerinde kahvelerimizi yapıp bu sefer de Rusya’nın up uzun bozkır gibi yollarında yol alıyoruz. Arada polis ve askeri kontroller var. Artezian’ı (Артезиан) geçtikten sonraki askeri kontrolde, arabanın içine üstün körü bir baktılar ve her ikimizin de parmak izli kayıt işlemlerimiz yapıldı. Bu bölgeden sonra zaman dilimi değişiyor. Bir saat geri ve aylar sonra Türkiye ile aynıyız. Kochubei’yi (Кочубей) geçtikten sonra da askeri kontrol var. Sadece aracın içine ve bagaja üstün körü baktılar, kayıt işlemi yaptırmadık.Daha sonrasında bu sefer polis kontrolü var ama bizi durdurmadılar. Dağıstan bölgesindeyiz ve kadınların kapalılığı, erkeklerin sakal şekilleri ile Müslüman Bölgesi’ne girdiğimiz hemen belli oluyor. Neyseki bozkır manzarası yavaş yavaş yerini ağaçlara bırakmaya başladı 🙏. Grozny bölgesi ise bambaşka bir dünya sanki 100 yıl geriye gittik. Burada polis çevirmelerinde rüşvet istendiğini biliyoruz. Ve bizi de alakasız bir şekilde durdurdular. Evraklar tam hata da yok! Polis Onur’u evrak işleme diye yanına çağırdı amacının ne olduğunu biliyoruz. Müslüman mısın abi muhabbeti yapıp üstüne bu yoldan geçmek yasak diyerek rüşvet almaya çalışmışlar. Tabii kardeş ve abi kibarlıklarını elden bırakmadan. Onur, “Karartmadan dolayı GPS çalışmıyor, internet yok nasıl bulacağım yolumu? Siz Müslüman ben Müslüman yaptığınız yakışıyor mu” deyince ısrarcı olmaya yüzleri tutmamış. Artık polis durdurmalarına rüşvet istenmesine ve vermemek için yokuşa sürmeye alıştık 😍. Gezinin kendimizi en tedirgin hissettiğimiz, ortamının rahatsızlık verdiği yerin burası olduğunu söyleyebiliriz. Yol boyunca çok sık askeri kontrol vardı. Hepsinden sorunsuz geçtik. 670 km’lik yolu yaklaşık 12,5 saatte yapabildik ki molalarımız 2 saati bulmamıştır. Vladikavkaz’da kalacağımız yeri de Onur’un çizdiği yol haritası ile rahat bulduk. Her yönden zorlu geçen gezinin en stresli gününü geride bırakmıştık 🙏. Yarın büyük gün yine sınır geçişleri ve Rusya’ya veda var.#ortaasyagezisi #ortaasya #centralasia #centralasiatrip #rusya #russia #astrahan #astrakhan #vladikavkaz #grozny #kavkaz #dagistan #Çeçenistan ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
110. Gün Kazakistan - Rusya Sınır Geçişi ve Astrahan ŞehriAtyrau şehri, Rusya sınırına 285 km uzaklıkta ve sınır geçişi öncesi konaklama için en ideal yer. Yolu ve gümrükte geçecek süreyi de düşününce kahvaltı sonrası fazla oyalanmayıp düştük yola. Kazakistan’a ilk günlerinde yaşadığımız tatsız olayın izlerini batısında yaşadığımız 13:40 gibi Kazakistan sınır kapısına "Kotyaevka" geldik. İlk girişte küçük kâğıt parçasının üzerine plakanın ve araçta kaç kişinin olduğu yazalı birer kâğıt veriyorlar. Sonra bariyerle ayrılmış gümrük kısmına geçmek için bekleniyor. 13:45 gibi başladık beklemeye. Ülkeye girişte olduğu gibi yolcu ve şöför ayrı kısımlardan çıkış yapıyor. 14:05 kapılar açıldı. Onur’un da benim de işlemlerimiz 5 dakika sürdü. Aynı anda ikimiz de çıkıştaydık. Aracı Kazak tarafı aramamış ve sorunsuz geçtik. Rusya gümrüğü 9 km kadar ileride, arada nehir var. Kazakistan’dan çıkarken son bir pasaport kontrolü yapılıyor. Hemen 1 km sonra Rusya tarafının külubesi var pasaportları kontrol edip doldurulacak formu ve kaç kişi araçta varsa yazılı olduğu gümrük kontrolü için küçük bir kâğıt veriliyor. Yolcu formu ise her yolcu için birer tane. Araç için Kazakistan girişinde doldurulan form saklanıyor. Rusya 1 saat geri ve sınıra 13:30’da geldik. Tır kuyruğu çok, araç sırası da fena değil. Bariyerli bölüm öncesi başladık beklemeye. Bakalım girişimiz kaç saat sürecek 🤔. Tır ve araç kuyruğu ayrı ve dönüşümlü sıra ile alıyorlar. 14:30’da bariyerleri açıp içeriye aldılar. Bariyer öncesi asker önce Türkçe “Merhaba” dedi çok az biliyormuş sonra İngilizce devam etti. Nereden geliyoruz ne tarafa gidiyoruz vs. gibi bildik sorular sordu. İşlemler şaşırtıcı derecede hızlı ve 30 dakikada hem arabanın kontrolü yapılmış hem de pasaportların damgaları vurulmuştu bile. Tam vardiya değişimlerine denk geldiğimiz için başta şansa bak desek de aslında şans bizden yanaydı. Yeni gelen erkek asker özellikle koltukların altındaki bölmelere baktı ve detaylı arama yapmadı, çadırı bile açtırmadı, önceki kadın asker ise; el çantası dahil her şeye bakıyordu. Görevli girişte verilen küçük kâğıda damga vurdu onu da çıkıştaki polis alıyor. Doldurduğumuz formda kaç gün kalacaksınız sorusuna sadece gün sayısı yazmıştık meğerse tarih yazılmalıymış sağ olsun görevli polis eksikleri doldurdu. Çıkar çıkmaz sağda sigortacılar var ilk baştakine yaptırdık. 15 günlük tek şöförlü sigorta 2.800 Ruble. Hemen arkasında otopark var, aracı oraya bıraktık, ücreti 100 Ruble. Sigortacı kadın Türkçe konuşuyor. Telefon numarasını verdi, önden aranılırsa sigortayı yapabiliyor. İlk Rusya’ya girişimizde E-Sim ile karartma yapılmayan bölgelerde internet sorununu çözmüştük. Ama yeni uygulama gelmiş ve ülke dışındaki hatlar, telefonlar, E-Sim çalışmıyor. Hatta wi-fi dan bile girilemiyor. Wi-fi’larda Redshield VPN’in çalıştığı bilgisini aldık ama şimdilik. Günü gününe değişebiliyor. Yolculuğumuzun başında da bazı bölgelerdeki GPS karartmalarından dolayı ara ara sıkıntı yaşamıştık o yüzden ülkeye girmeden önce dönüş rotamızı da çizmiştik. Ama bu kadar katı kısıtlama olacağını tahmin etmemiştik. Fazla oyalanmadan Gürcistan’a geçmek en iyisi olacak. Yol üzerinde Buzan Nehri üzerinde neredeyse nehir ile bir olan eski Pontonnyy Most köprüsünden 210 Ruble karşılığında geçtik. Bugün kaybolmadan Volga Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü yerde adacıklar üzerine kurulmuş olan Astrahan şehrine kadar gelebildik 😊. Rusya’nın nehir kıyısına kurulmuş şehirlerini özlemişiz. Kış öncesi güzel havayı kaçırmak istemeyen lokaller ile ortalık cıvıl cıvıl, üniversite şehri olunca genç nüfus ağırlıklı. Nehir boyunca uzanan yürüyüş yolu gün batımını izlemek için ideal. 1500'lerde inşa edilmiş geniş bir kale olan Astrahan Kremlin'i şehrin simgelerinden olup uzaktan bile etkileyici duruyor. Beş kubbeli Varsayım Katedrali de dahil olmak üzere, Rus Ortodoks kiliselerinin birçoğu burada yer alır. Nehir kıyısında yürüyüş yapıp gün batımını izledik. Arada geçen sonuna kadar açılmış müzikli araçlara ve kalabalığa rağmen ortamda bir sakinlik, huzur var. Yeşilliği, eski Rus mimarisi, şık kafe ve restoranları ile hoş bir şehir. Klasik Rus şehirlerinde olmazsa olmazlardan tiyatrosu “Astrahan Dram Tiyatrosu” 1880’lerin gösterişli salonlarından birine sahiptir. Rus ve yabancı klasiklerin yanı sıra, modern oyunlar da sahnelenmektedir. Gürcistan sınırına kadar bulmaca gibi bir yol bizi beklediğinden bu güzel şehirde fazla oyalanmadan yarın erkenden yola devam edeceğiz...#ortaasyagezisi #ortaasya #centralasia #centralasiatrip #kazakistan #kazakhstan #rusya #russia #astrahan #astrakhan #atyrau #astrahankremlin ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
108. ve 109. Günler Aktau - Atyrau, Kazakistan 108. Gün Aktau şehrinde özlediğimiz deniz havasını almış ve çevresindeki doğal güzelliklere doyamamıştık. Sabah kalktığımızda niyetimiz Atyrau şehrine geri dönmekti ama 100-150 km’den fazla yol yapamadık. Mangistau Bölgesi’ndeki Ustyurt Doğa Koruma Alanı içinde yer alan Küreler Vadisi (Torysh), Sherkala Dağı ve Airakty Kaleler Vadisi’ni de görmeden bölgeden ayrılmak istemedik. İlk uğradığımız; Küreler (Toplar) Vadisi olarak adlandırılan “Torysh”, Mangistau bölgesinin en gizemli ilginç yerlerinden biridir. Aktau şehrinden 100 kilometre uzaklıkta bulunan vadi, binlerce yıldır bozkırda duran dinozor yumurtalarına benzeyen, güneşte ağarmış yuvarlak taşlarla kaplıdır. Vadinin oluşumu hakkında çeşitli varsayımlar varmış. Bunlardan biri; kürelerin, aktif tektonik fayların bulunduğu alanlarda yerkabuğunda oluşan elektriksel boşalmalar sonucunda ortaya çıktığıdır. Faylar içinde dönen kayalar, küre şeklinde nodüller oluşturmuştur. Uçsuz bucaksız farklı ebatlardaki topların arasında kısa bir yürüyüş sonrası Mangistau bölgesinin doğal bir sembolü olan Sherkala (Şerkala) Dağı’na geçtik. Bir ovanın üzerinde tek başına duran Sherkala, Akmyshtau (Akmıştau) Dağ sırasına dahil tebeşir dağlarının kalıntılarından biridir. Dağın kuzey tarafında, sürekli rüzgarlar nedeniyle oluşmuş çıkıntılar vardır ve dikkat çeken hatlarıyla diğerlerinden farklıdır. Açıya bağlı olarak, şekli Kazak yurtlarına ya da uyuyan bir aslana benzetiliyor. Çok rüzgarlı olunca fazla oyalanmadık. Açıkçası bizi çok da etkilemedi, iki gündür gezdiğimiz güzelliklerin gölgesinde kaldı. Ve Kaleler Vadisi’ndeyiz. Zhairakty veya Shomanai olarak da bilinen “Airakty” dağ grubu, insan eliyle yapılmış gibi duran büyüleyici yarıklarla kaplı dik duvarlara sahiptir. Ukraynalı şair ve yazar Taras Şevçenko bir zamanlar burayı ziyaret ettiğinde “Kaleler Vadisi” adını vermiş. Airakty’nin tarihi 40 milyon yıl önce, antik Tetis Okyanusu’nun tabanının yükselerek kireç taşı yataklarını açığa çıkarmasıyla başlamış. Milyonlarca yıl boyunca yağmur suları ve sert rüzgârlar yumuşak kayalara sıra dışı çizgiler ve oyuklar açmış. Bu doğal süreç devam ediyor. Büyük İpek Yolu’nun gezginleri ve tüccarlarının da bu bölgeyi ziyaret ettiklerine dair izler varmış. Develerin geçit törenine denk gelince rüzgara rağmen burada biraz daha fazla kaldık. Bölgede konaklama seçeneği maalesef yok, tır parkı yine kurtarıcımız oldu 😍.109.Gün Jarmysh (Жармыш) - Atyrau ArasıSabah gün doğumu ile düştük yola. Atyrau şehrine 720 km ve en az 10 saatlik bir yolculuk bizi bekler. Yol boyunca petrol pompaları eşliğinde bozkır yolculuğu sonunda, Atyrau’nun mesai çıkış trafiğini de kaçırmadık. Bu sefer çok daha iyi bir otel seçmişiz. Gün doğumu ile başladığımız günü Ural Nehri kıyısında gün batımı ile taçlandırdık. Ural Nehri, şehrin tam kalbinden geçerek Asya ve Avrupa kıtaları arasındaki sınırı çiziyor. Trafiğe kapalı yaya köprüsü; yürüyerek kıtalar arası geçişi sağladığı gibi Zafer ve Retro parklarını da birbirine bağlıyor. Yerel inanışa göre; köprüden geçerken bir dilek tutarsanız, mutlaka gerçekleşirmiş. Rusya döneminde sürgün yeri olarak kullanılan Atyrau, zamanla önemli bir liman şehri olmuş. Eski Rus evleri ile modern mimarinin iç içe geçtiği şehirde kısa bir gezinti yaptık. Tamamen tesadüf eseri seçtiğimiz Japon restoranından hem mekan hem de lezzet açısından memnun kalarak ayrıldık. Yarın Rusya sınır geçişi bizi bekler…#ortaasyagezisi #ortaasya #centralasiatrip #CentralAsia #aktau #atyrau #mangistauregion #atırav ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
107. Gün Bozzhyra - Aktau - Mangistau Bölgesi, Kazakistan Gün doğumu ile erkenden uyanıyoruz. Gece boyunca süren rüzgar sabah da devam ediyor. Rüzgarda çadırı kapamak kolay olmuyor. Sağ olsun Nicolas ve Amirbek kamplarına bizi de dahil ettikleri yetmiyormuş gibi çadırı kapatmakta da yardımcı oldular. İmece usulü arkasından biz de onların çadırları toplamasına yardım ettik. Geri dönüşte de bizi yalnız bırakmadılar ve Amirbek’i takip ettik. Yollarımızın ayrılma zamanı gelmişti. Nicolas’la Akdeniz sıcaklığı ile sarılıp ayrılmamız karşısında Kazak arkadaşlar da Onur’a sarılarak veda ettiler. Bugün Bozzhyra’yı bir de sabah ışığında gezmek istiyoruz. Bu sefer diğer izleme noktalarına da uğrayıp Aktau’ya doğru geri dönüşe geçtik. Önümüzde 270 km yol var. Önce, tarihi 18. yüzyıla uzanan Beket-ATA’ya uğradık. Dik sayısız basamakla inilen yeraltı cami beş yuvarlak odadan oluşuyormuş ve akustik özelliğinden dolayı okunan dualar bütün odalardan sesli duyuluyormuş. Kazak Sufi, eğitimci, bir Aziz olarak saygı gösterilen Beket-Ata ölümünden sonra, caminin kuzey odasının nişine gömülmüştür. Bir gün önce gördüğümüz yeraltı cami yeter deyip in in bitmeyen merdivenlere devam etmedik. Ayrıca caminin etrafındaki dik yamaçlarda, 19.-20. yüzyıldan bir nekropolis var. Aktau’da kalacağımız otele gittiğimizde resepsiyondaki görevli rezervasyonumuzu göremeyip bizi biraz uğraştırdı. Aynı odayı daha pahalı fiyattan vermeye çalıştı. Banka kredi kartımızdan iyi ki otomatik ödemesi yapılmış, bir anda rezervasyonu buluverdi 😍. Biraz vakit kaybettik ama mutfaklı geniş, tertemiz bir odaya değdi. Hazırlanıp hemen Hazar Denizi’nden gün batımını izlemeye sahiline indik. Yamacın altında yarı ahşap güzel bir yürüyüş yolu var. Aktau şehrinde çok da özel bir şey göremedik ama dinlenmek ve uzun aradan sonra deniz havası çok iyi geldi.#ortaasya #ortaasyagezisi #centralasia #centralasiatrip #mangistau #mangistav #kazakhstan #kazakistan #aktau #bozzhyra #ToyotaHilux #camping #mangistauregion #hazardenizi ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
106. Gün Bozzhyra ve Shopan-Ata, Kazakistan Sabah Mangistau bölgesindeki Ustyurt platosunun batı kenarında oluşan Bozzhyra’ya (Bozjyra - Boşira) gitmek üzere yola çıktık.Bozjyra, kireç taşı ve tebeşir kayalarından oluşan devasa uçurumlar ve dağ sıraları ile Kazakistan’ın eşsiz doğal güzelliklerinden biridir. Kazakçadan gelen ismi "gri vadi", “gri-mavi toprak” veya "gri-mavi çukur" anlamına gelir. Zamanla su, rüzgâr ve jeolojik güçlerin şekillendirdiği bu arazi, bir zamanlar antik Tetis Okyanusu'nun tabanıydı. Yüz milyonlarca yıl boyunca biriken kireç taşı katmanları 250 metre yüksekliğe kadar ulaşır ve eski deniz canlılarının fosillerini barındırır. Ustyurt platosunu yükselten tektonik hareketlerden sonra, erozyon araziyi bugünkü haline getirmiş ve bu süreç, araziyi değiştirmeye devam ediyor. Bu eşsiz coğrafyaya iyi ki gelmişiz diyoruz, gece de bu bölgede kamp yapmaya niyetliyiz. Yolun büyük çoğunluğu asfalt, son 10-15 km kadar kısmı ise toprak, yoldan ziyade teker izlerini takip ediyorsunuz. Birden fazla manzara izleme noktası tavsiye edilmiş ama bilen birilerini takip etmeden veya elinizde konum bilgileri yoksa doğru yerleri bulmak o kadar da kolay değil. İnternet zaten çekmiyor. İçlerinde en etkileyici olanın Ejderha sırtına (Dragon’s Crest) benzetilen kayanın izlendiği yerin olduğu söylendiği için direkt oradan başladık. Bu nasıl bir manzara! Sanki başka bir gezegendeyiz. Yanında küçük bir kum tanesi gibi kalınacak görkemli kayaları tepeden izliyoruz. Gözle gördüklerimiz, fotoğrafların aktaramayacağı, kelimelerin tarif edemeyeceği muazzam bir güzellik. Bunu kendi gözlerinizle görmeniz lazım!Bizimle birlikte turla gelmiş birkaç kişi daha var. Büyülenmiş etrafı fotoğraflayıp “buraya gelmeseydik daha sonra üzülürmüşüz” diye aramızda sohbet ederken genç bir rehber yanımıza geldi. Fotoğrafımızı çekti ve başladık muhabbete. “Dune” filminin 3. serisinin burada çekilmesi için Kazakistan hükümetinin film yapımcılarına davette bulunduğunu o da teyit ediyor. Filmin seti olduğunu hayal ederek bir kez daha manzaraya bakıyoruz. Amirbek, diğer tur aracı ile birlikte vadinin içine ineceklerini, gün batımı öncesinde bir tepeye çıkıp sonra da kamp yapacaklarını, istersek onları takip edebileceğimizi söyleyince dünyalar bizim oluyor. Bundan güzel teklif olabilir mi 😍. Gruba katılıp takılıyoruz peşlerine, vadinin içine inmek için öyle yollardan geçiyoruz ki yolu ne tek başımıza bulmamız ne de bozukluğu karşısında cesaret etmemiz mümkün değil. Nasıl ince birisi, yolun ekstra zorlu bölümlerine geldiğimizde durup bizi kontrol ediyor ve bilgi veriyor. Getirdiği İtalyan ve Çinli çift de aynı şekilde çok düşünceli ve anlayışlılar. Hep birlikte hareket ediyoruz. Çok yüksek olmayan kaya tırmanışı sonrası kamp yapacağımız yere geldik. Amirbek neredeyse turla gelmişiz gibi ilgili, yemek hazırlamaya başladığımız sırada bir tabak Kazak mantısı getiriyor. Arkasından hep birlikte çay-kahve eşliğinde sohbet ediyoruz. Nicholas mimar ve Şangay’da yaşıyorlar, iş dolayısıyla İstanbul’a geleceğini söyleyince hemen iletişim bilgilerimizi paylaşıyoruz. Havanın soğukluğuna rağmen ortamda Akdeniz sıcaklığı var. Kimsenin kalkıp yatmaya niyeti yok 😍. Müthiş bir doğa, harika yeni dostlar ve yıldızların altında keyifli sohbet bundan başka ne isteyebiliriz ki… Bugün zamanın durmasını isteyeceğimiz, rüya gibi geçen bir gün oldu. Anı ıskalamayıp bu ortamın parçası olduğumuz için çok şanslıyız… Buraya gelmeden önce yolumuzun üstünde uğradığımız Müslümanlar için hac yeri olarak kabul edilen “SHOPAN-ATA”’yı (Shakpak-Ata) Bozjyra’nın büyüsünü bozmaması için sona bıraktık. Tarihi anıt 10. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar uzanır. Ve 10.-20. yüzyılın başlarından kalma eski bir nekropol ile çevrilidir. Yeraltı cami, bir kireç taşına oyulmuştur. Birbirine bağlı 12 odadan oluşur. Her odanın kendine özgü bir işlevi vardır. İlk girişteki; yuvarlak bir ışık deliğinden aydınlatılan, dikdörtgen odanın tam ortasına ahşap bir direk yerleştirilmiştir ve olduğu yer kutsal sayılır. Bu bölümde Hoca dua okuyor. Dikdörtgen salonun güneybatı köşesinde yer alan alçak bir merdiven, efsaneye göre; çobanların koruyucu azizi ve Türkistanlı Sufi Hoca Ahmet Yesevi’nin müridi olan Şopan-Ata’nın gömülü olduğu mezar odasına çıkar. Şopan Ata’nın kızı da odalardan birine gömülmüştür. Ana caminin doğusunda ayrı bir girişi olan ikinci bir cami vardır, bu sonradan yapılmıştır. Caminin dışında ateş yakılacak bir alan var ve camiden çıkan kadınlar ateşi yakıp bazı ritüeller yaptılar. Enterasan bir yer, bize Meksika’daki San Juan Chamula kilisesini hatırlattı, sanki burada da İslam ile Şamanizm iç içe geçmiş gibi. Girişi ücretsiz olan komplekste gecelemeye izin veriliyor. Misafir odasında ziyarete gelenlerin getirdiklerinin ikram edildiği herkese açık bir masa var. Farklı ortamı ile buraya da uğranabilir.#shopanata #bozzhyra #bozjyra #ortaasya #ortaasyagezisi #centralasia #centralasiatrip #aktua #kazakistan #kazakhstan #mustseeinkazakhstan #DuneMovie ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
104. ve 105. Günler Aktobe - Atyrau - Aktau Arası, Kazakistan 104. Gün Aktobe - Atyrau ArasıGünlerdir uçsuz bucaksız bozkırların içinde yol alıyoruz. Ve bugünkü yolumuz da saman rengi eşliğinde uzun olacak. Kahvaltı sonrası aracı biraz ısıtıp düştük yollara. Bozkır manzaramıza otlayan hayvanlar da katıldı. Moğolistan’ın çift hörgüçlü develerine alışmıştık, burada ağırlıklı tek hörgüçlüler var. Bazılarının kaçmasınlar diye ön ayakları bağlı. Gördüğümüz manzara hiç içimizi açmadı 😔. Bir an önce yol bitse desek de Atyrau’ya varışımız akşamı buldu. Neyseki yolda bize eşlik eden gün batımı her zaman ki gibi muhteşemdi. Bu sefer gün batımına atların geçiş töreni de eşlik etmişti. Şehre geldik ama kalacak yer ayarlamadık. Yine daha önce kalan arkadaşlardan ismini bildiğimiz Kamkor otele uğradık. Sovyet zamanından kalma binası ile dıştan epey dökülüyor duruyor. Otel ne kadar itici ise sahibi kadın da o kadar sıcak. Bütün anaçlığı ile ilgilenmesi karşısında ayrılamadık. Gösterdiği odalardan birinde karar kıldık. Bu arada kaloriferler de henüz şehirde yanmaya başlamamış. Bugün başlayacak dediler ve gece gelip peteklerin havasını aldılar. Neyseki sabaha karşı yandı da biz de donmadık. Gezi pek eğlenceli geçiyor, bakalım devamında neler bekliyor 😂. 105. Gün Atyrau - Aktau Arası Özbekistan’ın batısındaki, Kazakistan’a geçmeyi planladığımız, sınır kapısı kapalı olunca Mangistau bölgesinde gezmek istediğimiz yerler için ekstra git-gel 2.000 km yapmasak mı diye düşünmüş ve kararsız kalarak listeden çıkarmıştık. Korkut Ata anıtının orada yaptığımız kamptaki turizm ekibinin başındaki arkadaş daha sonra öyle bilgiler gönderdi ki aklımızın kalmaması mümkün değil. Bir daha ne zaman geliriz diyerek yönümüzü yine değiştirdik. Mangistau (Mangistav), Hazar Denizi kıyısında, zengin petrol ve gaz rezervleriyle tanınan bir bölgedir. Bunun yanında büyüleyici kanyonları, vadileri, uçurumları ve dağları içeren muhteşem doğal güzelliğe sahiptir. Mars'ın arazilerine benzetilen bölge, kırmızı yerine, çarpıcı biçimde beyazdır. Müslümanlar için hac yeri olarak kabul edilen yeraltı camilerine ve mezarlıklara da ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bu bölgede “Dune” filminin 3. serisinin çekilmesi için Kazakistan hükümeti film yapımcılarına davette bulunmuş. Benzersiz ve büyüleyici bir macera vaat eden, böylesi etkileyici bir yer için yapılacak ekstra birkaç bin kilometrenin lafı bile olmaz 😍.Bugün yaklaşık 900 km yol yaparak bölgenin başkenti Aktau’ya vardık. Yolu genel olarak iyi olsa da manzarada değişiklik yok, çölde devam ve her yerde petrol çıkarma pompaları var. Uçsuz bucaksız gidilen yollarda tarif edilemeyecek güzellikteki gün batımları olmazsa olmazlarımızdan… Bir ara Özbekistan sınırına o kadar yaklaştık ki sınırın kapalı olmasına üzülüyor insan. Dönüşte arada kalınabilecek bir yer var mı diye bakındık ama yok gibi duruyor. Neyseki akşam geldiğimiz Aktau’daki oteli gün içerisinde ayarlamıştık, temizliği ile mennun kaldık. Ve yarınki gezimizin heyecanı sardı. #ortaasyagezisi #ortaasya #centralasia #centralasiatrip ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook
102. ve 103. Günler Korkut Ata - Baikonur - Irgız ve Aktobe Arası, Kazakistan 102. Gün Korkut Ata - Baikonur ve IrgızSabah kamplarına katıldığımız grubun kahvaltı eşliğinde muhabbetlerine de dahil olduk. Şimdiye kadar girdiğimiz en sıcak Kazak ortamı, herkes çok içten ve yardımsever. İnanılmaz güzel bilgiler paylaştılar. Arada birbirimizin Türkçesini ne kadar anlayabiliyoruz diye denemeler de yaptık 🙂 Grupta Türkmen de var, onunla anlaşmak çok kolay. Tuncay ve diğer arkadaşlardan ayrılıp Baikonur Uzay Üssünü dışarıdan da olsa görmeye uğradık. Rusya tarafından bir kira sözleşmesi kapsamında işletilen üsse, özel izinle giriliyor. İznimiz olmadığı için girişindeki bilgileri okuyup fotoğraflamakla yetinmek zorunda kaldık. Baikonur, 1950’lerde Sovyetler Birliği tarafından kurulan, dünyanın ilk ve en büyük operasyonel uzay üssüdür. 12 Nisan 1961’de Yuri Gagarin’i yörüngeye göndererek uzayda ilk insan olarak tarihe geçmesini sağlayan ve o günden beri, Uluslararası Uzay İstasyonu’na, çeşitli uzay araçlarının, uyduların ve ikmal araçlarının fırlatılması da dahil olmak üzere birçok tarihi göreve ev sahipliği yaptı. Son yıllarda, ticari uzay turizmini de kapsayacak şekilde hizmetlerini genişletmiştir. Biz daha üssü bile izinsiz gezemiyoruz, uzay neyimize deyip ayrıldık😞. Hiçliğin ortasında gölgemizle yarışarak yol almaya devam ederken durduğumuz benzin istasyonunda bir anda ikimizin de gözleri fal taşı gibi açıldı. Kapısının önündeki motosikletin plakası 16 mı? 3,5 ayı geride bıraktığımız gezimizde, araçla gezen bir Türk’e tesadüfen denk gelmeyip, 24 saat bile geçmeden ikinci Türk’e denk gelmek Hem de motosiklet ile gezme sezonunun bittiği havanın soğumaya başladığı zamanda. Hemen içeriye girip sohbete başladık, o da bizim plakayı görünce inanamamış. Ortak tanıdıklar çıkınca sohbet daha da koyulaştı. O Bişkek’e biz de Aral şehrine doğru yola devam ettik. Aral şehrinde hiçbir şey yok, bankada biraz para bozdurup akşam Irgız’a vardık. Maalesef burada da bir şey yok, Aktobe’ye kadar yolumuz uzun olduğu için mecburi konaklama…103. Gün Irgız - Aktobe Arası Irgız’da yapacak bir şey olmayınca sabah oyalanmadan Aktobe’ye doğru çıktık yola. Hava birden bire o kadar soğudu ki sanki birkaç gün öncesine kadar 25 derecelerde dolaşmıyorduk. Rüzgardan dolayı -9 derece hissedilecekmiş nasıl yani biz daha sonbaharı yaşayacaktık😞. Hava gibi maalesef yol kalitesi de çok kötü, hangi çukurdan, patlamış, kabarmış asfalttan kaçacağımızı şaşırdık. Bugün yine bir polis çevirdi, ilk defa gülümseyene denk geldik. Turist mi diye sorup aynı gülümseme ile devam edin dedi.Aktobe’de kalacağımız yer şehir merkezine yürüme mesafesinde eski ahşap Rus evlerinin olduğu bir mahallede çıktı. Neyseki beklentisiz geldiğimiz otel fena çıkmadı, biraz dinlenip yine beklentisiz gittiğimiz ve memnun kalarak ayrıldığımız Saffran’da akşam yemeğimizi yedik. Yarın uzun bir yol bizi bekler…#ortaasya #ortaasyagezisi #centralasiatrip #centralasia #kazakistan #kazakhstan #baikonur #baykonur #korkutata #aktobe #ırgız ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook

4 weeks ago

AyferOnur Seyahatnamesi
101. Gün Türkistan - Korkut Ata (Dede Korkut) Arası, Kazakistan Sabah Türkistan’da kaldığımız yerden Aral şehrine kadar gidebilir miyiz diye çıktık yola. Yolda Alman plakalı bir karavana denk gelince selamlaşarak geçtik. Daha birkaç saat geçmemişti ki mola verdiğimiz bir yerde bizi görünce durup yanımıza geldiler. Wolftang ve Linda da Moğolistan’a kadar gitmişler. Yavaştan dönüşe geçmiş olsalar da görmek istedikleri daha çok yer var. Kasım ayını da Türkiye’de Antalya’da geçirmeyi planlıyorlar. Malum kışın Almanya soğuk mart sonunda ancak döneriz diye gülüyorlar. Esprili, içten, çok tatlı bir çift. Araçları ile ancak 70 km hızla gidebildiklerini bize yetişmelerinin zor olduğunu ama yolda ihtiyacımız olur veya Türkiye’de denk gelirsek diye iletişim bilgilerimizi paylaşıp yola devam ettik. Yol boyunca ara ara polis kontrol noktaları olduğunu biliyoruz; o yüzden ekstra özen gösterip yaklaştığımız noktalarda kamera çekimi yapıyoruz ki hatasız olduğumuzu ispat edebilelim. Bunlardan biri olan; Mai istasyonuna (МАИ бекеті) gelmeden önce “Dur” tabelası var. Yavaşlamak yeterli değil, kesin durmak gerekiyor, bazen yanınızdan geçen tırlar yüzünden işaret levhaları gözden kaçabiliyor. Kızılorda’ya gelmeden önce ve şehir girişinde birkaç yerde yine polis çevirmesi var. Önceden bilince sorunsuz geçtik. Renklerin hafiften dönmeye başladığı manzaraya gökkuşağı da katılarak günümüzü daha da renklendirdi. Kızılorda’nın içine girmeyip sadece “Small” marketten alışveriş yaparak pas geçtik. Adı küçük olsa da market büyük, her şey var. Bozkırın ortasında, Kızılorda bölgesinin Zhosaly köyünün yakınında Dede Korkut’a (Korkut Ata) adanmış etkileyici bir anıt kompleks yer almaktadır. Türk kültürü için büyük önem taşıyan tarihi/efsanevi düşünür, anlatıcı ve bir epik şarkıcı olan Dede Korkut’un hikayelerini bilmeyen, duymayan yoktur herhalde. Kutsal ve iyileştirici olarak kabul edilen “Kopuz” adlı müzik aletinin mucidi olarak da kabul edilir. Anıt da zaten kopuzdan esinlenerek dizayn edilmiş. Dört adet Kazak kopuzuna benzettiğimiz bölümde, rüzgâr estiğinde bunların içine giren hava metal borulara çarparak kopuz aletinin sesi gibi melodi oluşturmaktadır. Buranın girişi ücretsiz ve otoparkı da var. Özellikle gün batımında muhteşem oluyor. Ayrıca sergisi düzenli, etkileyici olan küçük bir müzesi de var (Girişi 200 Tenge). Türkiye’den gönderilmiş bazı eserlere de yer verilmiş olması çok hoşumuza gitti. Müzedeki görevli, Türkiye’den geldiğimizi öğrenince ayrıca ilgilendi. Ayrılmadan önce bir de buzdolabı süsü hediye etti. Hafiften hava kararmaya başlayınca Aral şehrine kadar 275 km gitmek yerine etrafta bir yer bulur muyuz diye bakınırken kabalık bir off-road grubunun kamp yaptığını gördük. İşte aradığımız ortamı bulmuştuk, yanlarında kalıp kalamayacağımızı sormaya gittiğimizde esas bomba gibi bir sürprizle karşılaştık. Aracı park edelim diye yanında durduğumuz çekme karavanlı Toyota’nın 10 plaka olduğuna ikimiz de bir süre inanamadık. Henüz sahibi ile tanışamadık ama diğer kalanlardan gerçekten Türkiye’den geldiğini öğrendik. Baikonur turizm etkinliğinin olduğunu ve bizim de kalabileceğimizi söylediler. Gece sürprizli geçmeye devam ediyordu. Tuncay geldiğinde, Moda’da oturduğunu emekli olunca da Güre’de yaşayan ailesinin yanında vakit geçirdiğini söyleyince yok artık dedik. İstanbul’da da Balıkesir’de de o kadar yakın bölgelerde yaşıyoruz ki 😍. Grup özel izinle girilen “Baikonur Cosmodrome” uzay üssüne bir gezi düzenlemiş ve Tuncay da görmek istediği üssün izninin, yabancılar için hem uzun sürede çıktığını hem de pahalı olduğunu öğrendiği sırada, tesadüfen bu organizasyona denk gelmiş. Nasıl da özendik keşke daha önce yollarımız kesişseymiş. Yine de bu güzel insanlarla tanışma fırsatımız olduğu için mutluyuz. Arada bir de bizimle röportaj yaptılar. Hava soğuk olsa da insanların sıcaklığı ortamı yeterince ısıtıyor, gökyüzü yine enfes… #ortaasya #ortaasyagezisi #centralasia #centralasiatrip #dedekorkut #korkutata #kazakistan #kazakhstan #kopuz #kobuz #kızılorda #baikonur ... Daha Fazlasını GörDaha Azını Gör
View on Facebook