Yunanistan’ın Cennetten Bir Köşesi: Simos Plajı
Elafonisos, küçücük bir ada ama cennete geldim dedirtecek bir plaja sahip. Yunanistan’ın en iyi plajlarından biri gösterilen Simos Beach’e ev sahipliği yapıyor. Mora Yarımadası ile Kithira (Kythira) Adası arasında kalan Elafonisos Adası, yerel halk arasında oldukça popüler. Adını sıkça duyduğumuz bu güzel adaya ve plaja mayıs ayının son haftası Ayfer’in ablalarının ziyaretini fırsat bilip gittik. Gideceğimiz dönemde havanın nasıl olacağını kestiremediğimizden ve ada hakkında çok fazla bilgimiz olmadığı için adada kalmayı tercih etmedik. Tatil olan 28 Mayıs günü otellerin dolu olabileceğini düşünerek önden Neapoli kasabasında yer ayarladık.
Motorla 4 kişi gitmek zor olacağından tabii ki araba kiraladık 😊. Araba kiralama işlemleri ile ilgili bilgiyi başka bir yazımızda açıklarız. Ama eski T.C. ehliyetleri ile Yunanistan’da araba kiralanamadığını buraya not düşelim. Fıstık yeşili arabamıza binip bütün dikkatleri üzerimize çekerek düştük yollara. Önce Korinth Kanalına daha sonra etleri ile ünlü Levidi kasabasına öğlen yemeği için uğrayarak akşam üzeri Neapoli kasabasının masmavi ışıldayan sahiline ulaştık.
Neapoli Kasabası
Otelimize eşyaları atıp kendimizi Neapoli’nin sahilinde dolaşırken bulduk. Ufak bir kasaba, sırtını tepeye dayamış ve uçsuz bucaksız Ege Denizi’ne bakıyor. İki tur atıp kasabayı bitiriyoruz 😊. Bu esnada restoranları inceleyip deniz kıyısında bir tanesinde oturmaya karar veriyoruz. Bu dönemde küçük balıklar pek revaçta biz de hemen söylüyoruz. Bizim favorimiz gavros (anchovies-hamsi diye geçse de lezzeti tam olarak aynı değil). Lokal beyaz şaraplarını da tavsiye ederiz, hafif ama lezzetli.
Güzel bir gün batımı eşliğinde yemeğimizi yiyoruz. Gece kasaba daha da hareketleniyor. Tahminimizce adalarda kalmayıp bu tarafı tercih edenler ile beraber gece kasabaya bir canlılık geliyor.
Elafonisos Adası ve Simos Plajı
Ertesi sabah hedefimiz Elafonisos Adası ve Simos plajı. Erkenden feribotların kalktığı iskeleye gidiyoruz. Neapoli’den bu dönemde sadece Kithira adasına feribot var. Elafonisos Adası’na giden feribotlar; Neapoli’ye 10 dakika mesafedeki Vigklafia kasabasından kalkıyor. Yollarda Elafonisos Island diye bol bol işaret var, bulmak çok kolay. Buradan feribotlar yarım saatte bir kalkıyor.
Araç ücreti 11 euro ve kişi başı da 1 euro ücret alınıyor. Araçsız da yolculuk etmek mümkün. Geçiş 10 dakika sürmüyor bile. Aradaki kısa boğaz, mavinin birçok tonunu sergiliyor. Deniz enfes, feribottan suya atlamamak insan kendini için zor tutuyor 😊.
Ve Simos Plajı…
Feribottan inince sol tarafa doğru giden yolu takip ederseniz Simos plajına (Frango – Sarakiniko iki plajın birleşimi) ulaşıyorsunuz. Yürüyerek epey zaman alır. Araçsız gelmişseniz taksi ayarlanabilir. Plaja doğru levhaları göreceksiniz. Simos plajından önce Hidden plajı solunuzda kalıyor. Yunan arkadaşlarımız burayı da tavsiye etti ama etrafında herhangi bir tesis yok. Rüzgârlı olunca burayı tercih etmedik.
Biz Simos’un küçük plajının olduğu tarafa gitmişiz. Deniz, kumsal ve hava güzel olunca da yerimizi bırakmak istemediğimizden akşama kadar burada takıldık. Yolun bittiği kumluk bölgeye gelince hemen soldaki kafeteryanın (Simos Paradiso) yan tarafına arabamızı park ettik. Herhangi bir otopark ücreti istemiyorlar. 4 şezlong ve bir şemsiye için de 10 euro ödedik. Genelde bu tarz yerlerde bir şeyler yiyip içecek olursanız şezlong ve şemsiye parası alınmıyor diye okumuştuk. Ama tatille birleşen hafta sonuna denk geldiğimiz için veya buraya özgü olabilir böyle bir uygulama yoktu. Arabamızı bırakıp sahile doğru yürürken koyun inanılmaz maviliği ve berraklığı deniz seven veya sevmeyen herkesi etkileyecek kadar güzel.
Eğer ki rüzgâr da yoksa kumsal ve cam gibi berrak deniz tam bir görsel şölen sunuyor. İşte biz de böyle bir ana denk geliyoruz. Gözlerimizi denizden alamadan yerleşip Ege’nin serin sularına bırakıyoruz kendimizi. Öğleden sonra çıkan rüzgâr dahi keyfimizi bozmuyor ve tüm günümüzü cennet sahilde geçiriyoruz. Rüzgârla birlikte kumsalın incecik kumları tarafından hafiften dövülmeye hazırlıklı olun 😊.
Simos Plajı Hakkında Bilgi
Plajda iki tesisin şezlong ve şemsiyeleri var ve ilk girişteki Simos Paradiso ait olanlar daha uygun. İkinci tesiste iki şezlong ve bir şemsiye 15 euro. Açıkcası ikisi de birbirine yakın ve istediğiniz yerden denize girebiliyorsunuz. Plaj girişi ücretsiz, varsa kendi malzemelerinizi de getirebilirsiniz veya havlunuzu istediğiniz yere atabilirsiniz. Plajın sonu büyük plaja bağlanıyor. Bir taraf rüzgârlıyken diğer taraf daha az rüzgâr alabiliyormuş kontrol etmekte fayda var.
Temiz hava, deniz, güneş derken açıktık 😊. Hem güneşten biraz kaçmak hem de yemek bahanesiyle Simos Paradiso kafede oturduk. Sade, az çeşit var ama yemekleri lezzetli, ayrıca sahipleri çok ilgili. Tavuk souvlakileri bira eşliğinde keyifle yedik. Fiyatlar hemen hemen her yer ile aynıydı. Biz de bu tür yerler tekel olup yüksek fiyata satarlar, burada öyle bir durum yoktu. (4 souvlaki, 2 bira 14.5 euro, buzlu kahve 3,5 euro). Tesisin tuvaletleri ve açıkta duşu da var. Diğer tesisin restoran-kafesi de hemen yan tarafında ve daha büyükçe…
Elafonisos Adası Sadece Simos Plajından İbaret Değil…
Akşam üzeri Elafonisos kasabasında dolaştık. Çok fazla kalacak yer alternatifi var, özellikle butik otel ve apart tarzda. Sahil kıyısında restoranlar ve kafeleri ile keyifli bir kasaba. Gece kalmak için burası da iyi bir alternatif. Ayrıca Simos Kamp (Simos Camping) alanı da kampçılar için tercih edilebilir.Renkli hediyelik eşya mağazaları da adanın olmazsa olmazlarından…
Saint Spyridon kilisesi ise ince bir köprü ile adaya bağlı ve ilk feribotla limana yaklaşırken dikkatimizi çekmişti. İçini gezemesek de etrafında kısa bir tur atıp fotoğrafladık.
Merak ettiğimiz için adanın diğer tarafındaki Kato Nisi (Panagia) Plajına da araba ile uğradık. Simos Plajı tereddütsüz daha güzel ama bu taraf daha sessiz. Dönemine göre belki daha iyi olabilir; o yüzden deniz ve kumsal için değerlendirilebilir.
Gün batımından önce adadan ayrılıyoruz. En son feribot akşam saat 9.00’da ama sefer saatleri aylara göre değişiklik gösterebiliyormuş. Binmeden önce dönüş saatlerini de öğrenmekte fayda var. Dönüş ücreti araçlar için 0.50 euro daha ucuzdu.
Neapoli’de Kutsal Ruh kutlamasına denk geliyoruz…
Akşam Neapoli’de keyifli vakit geçiriyoruz. Festival gibi bir yürüyüş var. Bandolar çalıyor. Geçit törenine din adamlarının da eşlik ettiğini görünce aklımıza geliyor; yarın pazartesi ve Holy Spirit Monday (Kutsal Ruh) kutlamaları var. Onları kiliseye doğru yolcu edip karnımızı doyurmaya karar veriyoruz. Sahildeki pizzacıların birinde Greek Pizza (Yunan pizzasında üstüne beyaz peynir de koyuyorlar) yaptırıp dalga sesleri eşliğinde sahilde keyifle yiyoruz.
Simos plajını ve Elafonisos’u beğendik, tekrar gidilmeye değer. Maalesef yazın çok kalabalık olduğunu da öğrendik. Bizim gibi kalabalıktan hoşlanmıyorsanız mayıs veya eylül ayında Mora Yarımadası’nın ucundaki bu güzel adacığı ve plajını ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Mayıs sonunda denizin suyu ilk başta birazcık soğuk gelse de girdikçe alışılıyor. Su o kadar berrak ve temiz ki çıkmak istemiyorsunuz. Güneş oldukça etkiliydi, yanınızda şapka, yeterli su ve güneş kremi getirmeyi unutmayın.
Rüzgâr durumuna da gitmeden önce bakmakta fayda var. Rüzgâr ve hava durumunu kontrol etmek için Windy isimli bir uygulamayı kullanıyoruz ve tavsiye ederiz. Seyahatlerimizde kullandığımız uygulamalar için tık tık…
Yarın çok sevdiğimiz Monemvasia’ya doğru devam edeceğiz.
Neapoli Konaklama
Otel, pansiyon ve ev alternatifleri var ama mayıs ayında her yer açılmamış olabiliyor. Yoğunluklarına göre kapasitelerini ayarladıklarını düşünüyoruz. Booking’den baktığımızda neredeyse her yer doluydu ama kasabaya geldiğimizde o kadar da kalabalık değildi. Otellerin doluluğundan daha çok yazlıkçılar vardı.
Kaldığımız Limira Mare otelden mennun kaldık. Suit aile odasına; 4 kişi kahvaltı dahil gecesi 80 euro ödedik. Eğer kesin gideceksiniz, iptalsız seçenek fiyatı 72 euro. Açıkcası bu otel için fiyatı uygun. Geniş iki odalı, balkonlu, mini buzdolaplı tertemiz bir otel. Kahvaltıları da Avrupa standartlarına göre oldukça iyiydi.
Elafonisos’a bir yıl aradan sonra geri dönüş…
Sadece gündüzümüzü geçirdiğimiz ve aklımızın kaldığı adaya bu sefer de ABD’de yaşayan arkadaşlarımızın ziyaretini bahane ederek geldik. Yine adanın çok kalabalık olmadığı haziran ayının ikinci haftasına denk geldi. Airbnb’den hem kasabanın içine hem de sahile yakın bir yer kiraladık. Kaldığımız yerden (Sogno Greco) oldukça mennun ayrıldık. En ufak ayrıntıyı düşünmüşler. Tekneden indiğinizde sıra sıra dizilmiş restoran ve butik otelleri görüyorsunuz. Açıkcası birbirlerinden çok farkları yok. Ama sahile bakan bir odanız varsa gün batımlarına doyum olmuyor. Yoksa da dert etmeyin plajlar sizin, istediğiniz yerden doya doya izlemek serbest 🙂
İki gece kaldığımız adadan tekrar geliriz diye ayrıldık, hatta arkadaşlar seneye haziran ayında birkaç hafta ev mi kiralasak diye düşündüler… Denizi birden derinleşmediği için plajları çocuklu aileler için ideal.
İlk gün iskeleye de yakın olan Kontogoni plajında günümüzü değerlendirdik. Denizden o kadar keyif aldık ki gün batımına kadar kalmışız. Hazır sahildeyken enfes gün batımını izlemeden olmaz değil mi? Akşam ise sahil boyunca uzanmış restoranlardan birinde şansımızı denedik, açıkcası birbirlerinden çok farklı olacaklarını sanmıyoruz. Türküz dediğimizde sahipleri ayrı ilgi gösterdi, yaşlılarının çoğu eski gemici ve bizim kıyılara geldiklerinde balıkçılar ile çok güzel ilişkiler kurmuşlar. Hatta ikinci akşam gittiğimiz restoranın sahibi hem Türkçe konuşmaya çalışıp hem de ikramlarda bulundu, hesapta indirim yaptı. Adada deniz ürünleri ve balığa doyduk… (Spiros Spiridoula restoranın haritadaki konumu için ismine tıklayınız.)
Simos Plajı bizi bekler…
İkinci gün; beklenen an gelmişti sabah erkenden hazırlanıp Simos Plajı’na doğru yol aldık. Ve yine cam gibi berrak suyu ile Simos bizi bekliyordu… Yine aynı yere yerleştik ama şezlong, şemsiye ücretlerine zam yapmalarına üzüldük. İki şezlong bir şemsiye 15 Euro olmuş. Doluluk fena değil ama ortamı huzurlu ve sakin… Öğlen yemeğimizi yine girişteki restoranda (Simos Paradiso) yedik ve yine mennun ayrıldık. Yemek fiyatları değişmemiş, sahibinin ayrıca bizi hatırlaması, sıcak sohbeti ortamı daha da keyifli yaptı.
Buradayken, gün batımlarını sakın kaçırmayın hele de bizim gibi sahilde gitarıyla eşlik eden birine denk gelirseniz… Hem kulaklarımız hem de gözlerimiz bayram etti. Eh, deniz-gün batımı derken akşam yemeklerini Yunanlar gibi 22.00-23.00’lere çektik biz de 😊. Ertesi gün nasıl ayrılırız derken sanki üzülmeyelim diye, hava sabah kalktığımızda bozmuştu. Ama olsun bu sefer doya doya hem denizin tadını çıkardık, hem lezzetlerinin tadına baktık hem de şirin, renkli dar sokaklarını arşınladık. Adanın bir tarafı rüzgarlıysa diğer tarafının olmama olasılığı yüksek, o yüzden kalıyorsanız şansınızı zorlayın 😊.
Elafonisos’a tekrar tekrar gelinir değil mi?
Elafonisos fotoğrafları için tık tık…
Keyifli geziler…
Ayfer & Onur Öznar
Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi
Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi
Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi
2 Yorum
Yunanistan yazılarınız çok güzel olmuş, burası da gerçekten cennetten bir köşe gibi. Mora Yarımadası’na gittiğimizde listemizde olacak. Selamlar.
Erkan Bey, beğendiğinize sevindik. Mora Yarımadası’na muhakkak vakit ayırınız, gezdikçe bilgileri de güncelleyeceğiz. Çok teşekkürler, selamlar…