ABD’de en çok sevdiğimiz şehirlerden biri olan San Francisco, limanı, plajları, Golden Gate Köprüsü, tramwayı, evleri, ufak tefek kafeleri, restoranları ve sürekli canlı olması ile bize hep çekici geldi. Los Angeles’da yaşadığımız dönemde iki ve New Jersey’de yaşadığımız yıllarda bir kez olmak üzere 3 kez gitme şansımız oldu. İlk gidişimiz 2004 yılı Kasım ayındaydı ve inanılmaz keyifli 4 gün geçirdik. İkinci gidişimiz Türkiye’den gelen kardeşimizle 2006 yılı Mayıs ayındaydı ve 3 gün kaldık. En son 2008’de iş nedeniyle bir haftalığına gittik. İlk iki gidişimizde kendi arabamız ile Los Angeles’dan ve son gidişimizde New Jersey’den, San Francisco uluslararası havaalanına Amerikan Havayolları ile geldik ve havaalanından araba kiraladık.
Bize göre eğer bir ABD gezisi yapıyorsanız hem ruhunuza hem de gözünüze hitap edecek bu eşsiz şehri; San Francisco’yu planınızın içine dahil etmelisiniz.
Turistik yerler önceliğiniz ve şehri doya doya yaşamak istiyorsanız, kalınacak en güzel yer Fisherman’s Wharf bölgesi olacaktır. Eğer burada otel ayarlayamazsanız Union Square/Downtown bölgesi ikinci tercihiniz olabilir. Biz ilk iki gidişimizde Union Meydanına yakın otellerde kaldık. Union Meydanından sürekli geçen tramway (cable car) Fisherman’s Wharf’a rahatça ulaşmanızı sağlayacaktır.
1906 yılında yaşanan deprem sonrası oluşan gaz kaçakları neticesinde çıkan yangında maalesef şehrin büyük bir bölümü yanmış. Kısa zamanda toparlanıp şehri tekrar kurmuşlar.
San Francisco Ulaşım
Şehirde BART isimli raylı sistem mevcut ancak hatları, istasyonları ve bu sistem ile nereden nereye gidileceğini hiç kullanmadığımız için bilmiyoruz. Detaylı bilgiye web sitesinden (www.bart.gov) ulaşabilirsiniz. Web sitesinden bakınca şehrin her iki havaalanının birbirine bu sistem ile bağlandığını ve Downtown’dan da geçtiğini görebilirsiniz. Bu durumda eğer sadece San Francisco içinde gezi planı yapmışsanız arabaya ihtiyaç duymazsınız. Ancak şehrin dışındaki yerleri de görmek istiyorsanız ihtiyacınız olduğu gün sayısı kadar araba kiralayabilirsiniz.
Şehrin içinde ulaşım için tramway (cable car), trolleybus ve otobüs kullanabilirsiniz. Kalacağınız süre ve kullanım sıklığınıza göre günlük veya haftalık paso almak daha avantajlı olabilir.
Ayrıca San Franciso’yu hakkıyla dolaşayım derseniz günlük bisiklet kiralamak da güzel bir seçenek olur. Özellikle Fisherman’s Wharf bölgesinde günlük bisiklet kiralayan birçok yer görebilirsiniz. Şehrin bol inişli çıkışlı olduğunu da hatırlatalım.
San Francisco Gezilecek Yerler
Şehir turları: Biz ilk gittiğimizde yarım günlük şehir turu ile Alcatraz turunu birlikte aldık. Kişi başı fiyatı 58 dolardı. Şehir turu Golden Gate köprüsü, parkı ve genel bir tanıtım içeriyordu. Şehir turunu eğer arabanız var ise bizce almaya gerek yok çünkü bütün dolaştırdıkları yerleri siz arabayla gezebilir ve gittiğiniz yerde istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Alcatraz için ise bileti ayrı alabilirsiniz veya San Francisco’daki gezilmesi gereken birçok yerin dahil olduğu ve çok daha ekonomik olan San Francisco City Pass biletini alabilirsiniz.
Web sitesinden (www.citypass.com/san-francisco) güncel fiyat ve detaylarını öğrenebilirsiniz.
Golden Gate Köprüsü: 1937 yılında açılan köprü uzun süre dünyanın en uzun asma köprüsü ünvanını korumuş. San Francisco körfezinin girişinde tüm heybeti ile yükseliyor ve yılın her zamanı çok güzel fotoğraflık pozlar sunuyor. Açık havada, gece, sisli her şartta birbirinden güzel fotoğraflarını çekmek mümkün. Biz de önce tur otobüsü ile köprüyü geçtik daha sonra köprünün San Francisco ayağına geri dönüp alışveriş ve gözlem bölümünde durduk.
Ancak geçirdiğimiz süre yeterli gelmediğinden ertesi günü kendi arabamız ile tekrar köprüye gittik. Köprüyü geçtikten sonra sağ tarafta yine gözlem yerleri yapmışlar. Daha sonra köprünün altından geçen ve sol tarafta tepeye doğru çıkan yolu fark edince hemen o yöne doğru gittik. Yükseldikçe köprü altımızda kalıyordu. İyice yukarı çıkınca durduk, bizim gibi buraya, araba ile gelmiş onlarca meraklı vardı. Muhteşem bir köprü ve arkada San Francisco şehrinin manzarası ile karşılaştık. Bizde olsa buralar parsellenir lüks restoran ve kafeler yapılır. Kesinlikle dediğimiz yere çıkmanızı tavsiye ederiz.
Golden Gate Parkı: Tur ile dolaştığımız ilk günde Golden Gate parka da uğradık. Park epey büyük ve kalabalık idi. ”Japanese Tea Garden’ı” ziyaret ettik ancak üzerinden uzun zaman geçtiği için detayları hatırlamıyoruz. Keyifli birkaç saat geçireceğinizden eminiz.
Fisherman’s Wharf ve Pier 39: Şehrin en turistik bölgesi diyebiliriz. Oteller, restoranlar, kafeler, dondurmacısı, hediyelik eşya satan dükkanlar, alışveriş mağazaları ile gece gündüz çok canlı bir mekan. Meşhur ”Ghirardelli” çikolata markasının merkezi ve Pier 39’da bu bölgede yer alıyor. Pier 39’da ayrıca restoranlar, kafeler, hediyelik eşya satan dükkanlar, çocuklar için atlı karınca ve aktiviteler bulabilirsiniz. Rıhtımın yanında güneşlenen deniz aslanlarını da izleyip fotoğraflayabilirsiniz. Pier 39’daki “Pier Market Seafood “ restoranına hem 2006 hem 2008’de gittik. Karışık deniz ürünü tabağı yemiştik ve hoşumuza gitmişti. Unutmayın porsiyonlar kocaman geliyor. Ayrıca yine Pier 39’da pizza yediğimiz “Luigi Pizza’yı” beğenmemiştik.
Alcatraz Adası: Alcatraz adası uzun yıllar ABD’nin en çok bilinen hapishanesine sahipmiş. Biz 2004 yılındaki gidişimizde Alcatraz’a gittik. Hapishaneyi gezmek ünlü bazı mahkumların kaldığı hücreleri görmek ilginç bir tecrübeydi. 1859 ile 1963 yılların arasında hapishane olarak hizmet vermiş. Özellikle yaz aylarında önceden bileti almak gerekebilir. Kardeşimiz ile ikinci gidişimizde istediğimiz zamana bilet bulamamıştık. Tavsiyeler bölümünde bilet alabileceğiniz web sitelerini paylaştık.
Lombard Sokağı (Lombard Street): Dünyanın en kıvrımlı sokağı olan bu sokaktan mutlaka araba ile inmelisiniz. Sokak yukarından aşağıya doğru tek yön . Yolun etrafı çiçekler ile süslenmiş. Zaten günün her saati birçok turisti bu sokağın fotoğrafını çekip etrafında dolaşırken görebiliyorsunuz.
Coit Kulesi: Coit kulesi, Golden Gate ve Bay köprülerine, şehir merkezine ve körfeze 360 derecelik bir görüntü sunuyor. Biz ilk gittiğimizde yukarı çıktık ancak fotoğrafları cam arkasından çekebildiğimiz için manzara o kadar etkileyici değildi. Eğer vaktiniz var ise bizce gidilebilir.
Viktorya Evleri: San Fransisco’nun en ilgi çekici yanlarından biri de ünlü Viktorya tipi evleridir. Evler gerçekten çok estetik ve güzeller. Mutlaka görmek lazım.
Twin Peaks: Eğer hava güzel ise, tüm şehrin ayaklarınızın altında kaldığı bu tepeye kesinlikle çıkmalısınız.. Özellikle akşam üzeri gitmenizi tavsiye ederiz böylece hem gündüz hem de gecesini görebilirsiniz. Arabanızın GPS’ine aşağıdaki adresi girerseniz rahatça bulursunuz. 501 Twin Peaks Blvd.,San Francisco, CA 94114 (between Burnett Ave & Christmas Tree Point Rd)
Castro: 1960’lı yıllarda örgütlenerek ayaklanan eşcinsellerin birçok çatışmaya da girerek toplum içindeki haklarını kazandıkları ve ABD’nin en çok eşcinselinin yaşadığı bir bölgedir. Sean Penn’in başrolünü oynadığı ve 2009 yılında en iyi erkek oyuncu akademi ödülünü kazandığı Milk filmi bu bölge ve yaşananlar hakkında çok fazla bilgi verecektir. Eğer bu filmi izlemediyseniz, izlemenizi tavsiye ederiz.
Çin Mahallesi: ABD’deki büyük şehirlerin neredeyse hepsinde Çin mahallesi vardır. Çin mahallesine girmenizle beraber birçok restoran, hediyelik eşya ve Çin malı her şeyin satıldığı dükkanlar arasına dalıyorsunuz. Farklılığı görmek için kesinlikle bu sokaklarda dolaşma fırsatını kaçırmayın. Çin yemeklerini denemek isterseniz tam yerindesiniz…
Union Meydanı: Günün her saatinde şehrin en hareketli bölgelerinden biridir. Oteller, restoranlar, kafeler ve alışveriş merkezleri ile canlı ve kalabalıktır. Kalacak yer olarak da bu bölge düşünülebilir.
Muir Woods Park: Golden Gate Köprüsü’nün 11 mil kuzeyindedir. Bu parktaki Redwoods isimli ağaçların boyları yaklaşık 80 metre hatta parkın Kuzey bölgelerinde 100 metrenin üzerine çıkıyormuş. Bizim gördüğümüz ağaçların yaklaşık 600 ile 800 yaşları arasında olduğunu öğrendik ve parkın 1200 yaşındaki en yaşlı ağacını da görme fırsatını yakaladık. Bu ağaçlar 2200 yıl yaşayabiliyormuş.
San Francisco şehrinde bulunan müzeleri gezmek isterseniz; bazı müzeler her zaman ücretsiz veya belli günler ve saatlerde ücretsiz gezilebiliyor. Bazıları ise sadece şehirde yaşayanlar için ücretsizdir. Liste için linki tıklayınız Müzeler. Ayrıca müzelerin üstüne tıklarsanız müzeler hakkında da bilgi alabilirsiniz.
San Francisco Çevresinde Gezilecek Yerler
Napa ve Sonoma Şarap Vadisi: Napa ve Sonoma vadileri Kaliforniya’nın en çok bilinen şarap vadileridir. Biz de son gidişimizde fırsat bulup bir gün yönümüzü Napa Vadisine çevirdik ve bu bölgede çok güzel bir gün geçirdik. Raflarda gördüğümüz bazı markaların üretim tesislerini, bağlarını gezip farklı şaraplar yudumladık. Kesinlikle pişmanlık duymayacağınız bir gezi olacaktır. Napa şehri ise; restoranları, otelleri, kafeleri, mağazaları ile ayrıca görülmeye değer bir yerdir.
Monterey: Okyanus kenarında çok hoş bir bölge. Buradaki 17 mile drive isimli yola ise mutlaka gitmelisiniz. İnanılmaz güzel manzaralar eşliğinde bu yolu dolaşıyorsunuz. Carmel plajı, en ünlü ve güzel plajlarından bir tanesidir.
Silikon Vadisi: Meraklısı için Santa Clara vadisinin ismi 1971 yılında Silikon Vadisi olarak anılmaya başlıyor. Birçok bilişim firmasnın merkezi bu vadide yer alıyor. Birkaç örnek verirsek: Apple, HP, İntel, Microsoft,Facebook vs…
Yosemite Ulusal Park (Yosemite National Park): Arabayla San Francisco‘dan yaklaşık 3.5 saat, Los Angeles’tan 6 saat sürüyor. 1984’ten beri UNESCO Dünya Miras listesine dahil olan park, granit kayalıklar, şelaleler, akarsular ve dev Sekoya ağaçlarına sahiptir. Parkın yaklaşık %95’inde vahşi yaşam vardır. Kamp alanları ve park ile ilgili detaylı bilgilere National Park servisin web sitesinden (www.nps.gov/yose) ulaşabilirsiniz. Şelalerin ihtişamını görmek için özellikle ilkbahar başlangıcında parkı ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
Tahoe Gölü: Kaliforniya ve Nevada eyaletlerinin paylaştığı hem kışın hem de yaz dönemi farklı aktiviteler sunan oldukça popüler bir bölgedir. Maalesef bizim gitmeye fırsatımız olmadı ama San Francisco’da yaşayan Türklerin her yıl organize ettiği kış gezilerinden birine katılarak görmeyi planlıyoruz.
1 Numaralı Yol: San Francisco ile Los Angeles arasındaki bu sahil yolu inanılmaz manzaraları ve virajları ile spor araba ve motor severlere müthiş zevk verecektir. Eğer iki şehri de görmeyi planlıyorsanız ve zaman sorununuz yoksa bu yolu kullanmanızı tavsiye ederiz.
San Francisco Konaklama ve kaldığımız oteller hakkındaki düşüncelerimiz
Gezilecek yerlere yakınlığı ve daha turistik bölgesi olduğu için ilk seçenek Fisherman’s Wharf bölgesindeki kalınacak yerler olmalıdır. Ama bazen yer bulmak sorun olabiliyor veya rakamlar bu bölgede çok yüksek oluyor. Eğer burada otel ayarlayamazsanız, Union Square-Downtown bölgesi ikinci tercihiniz olabilir.
Hilton San Francisco Union Square: 2004 yılında Thanksgiving-Şükran Günü’nde gittiğimizde bu otelde 3 gece kaldık. Üç gece ve iki kişi için oda ve vergiler dahil toplamda 453 dolar ödemiştik. Oteli expedia’dan ayarlamıştık. Odaları temiz ve konforluydu. Konum olarak her yere yakın, sorunsuz kalabileceğiniz bir otel. Otelin en üst katındaki bar ve restoranından manzara çok güzel. Sadece otelin otopark ücreti biraz pahalıydı ve biz arabamızı karşısındaki bir otoparka daha uygun fiyata bırakmıştık diye hatırlıyoruz.
Hotel Carlton: 2006 yılında kardeşimiz ve ailesi ile gittiğimizden bu otelde iki oda ayarlamıştık. Maalesef iki odanın da kalitesi ayrı çıktı. Bizim kaldığımız oda gayet iyiydi ama diğer odanın kliması çalışmıyordu ve geceleri ısı birden düştüğü için odaya ısıtıcı getirdiler. Maalesef o da çok sesli çalışıyordu. Konum olarak fena değil, Union Square’e 6 blok uzaklıkta. Arabamızı otelin karşısındaki otoparka bırakmıştık. İki gece oda ve vergiler dahil toplamda 305 dolar ödedik.
San Ramon Marriott: 2008 yılında iş için gittiğimizde bu otelde bir hafta kaldık. San Ramon bölgesinde olan otel turistik aktivite bölgesinden uzakta kalıyor. Otel temiz ve konforluydu, priceline’dan ayarladık. 7 gece iki kişi vergiler dahil sadece odaya toplamda 560 dolar ödedik. Ayrıca havaalanında araba kiraladık onu da yine priceline web sitesinden 8 gün için vergiler dahil 160 dolar ödeyerek ayarladık.
Shilo İnn Suites Hotels: 2005 yılında Yosemite Ulusal Park’a gittğimizde bu otelde iki gece kaldık. İki gece ve iki kişi için oda ve kahvaltı vergiler dahil toplamda 281 dolar ödedik. Otel umduğumuzdan çok daha iyi çıktı. Ama maalesef etrafında doğru düzgün restoran yoktu.
San Francisco fotoğraf albümümüz için linki tıklayabilirsiniz. Fotoğraflarımız
San Francisco Tavsiyeler
- Evsiz yaşayan çok fazla ve hemen hemen her yerdeler. Para isteyebilirler, genelde zararsızlardır korkmayın ancak yine de dikkatli olun.
- ABD ile ilgili tüm yazılara eklemek istediğimiz bir konu da burada voltajın 110 Volt ve fiş uçlarının farklı olduğudur. Fiş ucu için aparat gereklidir, Türkiye’de veya burada birçok elektronik mağazasından temin edebilirsiniz.
- Hava yazın dahi serin olabilir. Özellikle geceleri hissedilir derecede ısı düşüyor. O yüzden gitmeden önce hava durumunu kontol ediniz ve yanınıza ona göre giysi almayı ihmal etmeyiniz.
- Alcatraz adası için mutlaka gitmeden önce yer ayırttırmanızda fayda var. Gitmeden önce www.alcatraztickets.com veya www.alcatrazcruises.com web sitelerine bakmanızı ve fiyatlarını karşılaştırmanızı tavsiye ederiz.
- Tramway (Cable Car) bir kez olsun binerek şehrin yokuşlu sokaklarında yolculuk edin.
- Fisherman’s Wharf bölgesinde birçok kişinin elinde yerken göreceğiniz kasesi ekmekten yapılan Clam Chowder Soup (sebzeli balık-istiridye çorbası) denemeyi unutmayın.
9 Yorum
cos tesekkur ederiz/
Geri dönüşünüz için biz de teşekkür ederiz.
O kadar güzel anlattınız yazınızı 2 kere okudum ve şu an da vize işlemrerimi başlattım tşk ler bence gezilmeye deyecek bir yer
Çok teşekkürler…İlaveleriniz olursa yorum olarak yazabilirsiniz. İyi geziler
Yazınız harika bir rehber Geriden de olsa izinizi sürüyoruz Teşekkürler ❤️
Çok teşekkürler. Keyfini çıkarın. Sevgiler, selamlar…❤❤
Burada en dikkat çekici olan bence Golden Gate Köprüsü.
Kuzey Amerika yazılarınız o kadar güzel ki,insanın gidesi geliyor doğrusu 🙂
Yazılarımız sizi de buraları görmeye teşvik ediyorsa ne mutlu bize 🙂 Yeni yerler görme heyecanımız hiç eksilmesin 🙂