Antarktika Turu 4.gün
Sabah 6.30’da ekip liderinin anonsu ile uyanıyoruz. Bugün karaya çıkış yapacağımızdan erkenciyiz. 7.00’de kahvaltı ve 8.15’de ilk karaya çıkış için güvertede toplanılacak. Hepimiz inanılmaz heyecanlıyız. Birkaç kişi dalacak, bir kısmımız kano yapacak büyük kısmımız ise Half Moon Adasında yürüyüş yapıp büyük olasılıkla ilk defa doğal ortamlarında bu kadar yakından penguenlerle tanışacak. Bu adada ağırlıklı olarak penguenlerin en küçük cinslerinden biri olan Chinstrap cinsi yaşıyormuş.
Kahvaltı sonrası 10-12 kişilik gruplar halinde zodiac botlara binerek Half Moon adasına gidiyoruz. Kıyıya vardığımızda adanın sahibi deniz aslanları ve az miktarda penguenler bizi karşılıyor. Penguenlerin çekingen ve saldırgan olmadıklarını öğrendiğimizden bize gelsinler diye dört gözle bekliyoruz. Özellikle genç penguenler çok meraklı oluyormuş. Penguenlerin tersine deniz aslanları saldırgan olabileceği için onlara karşı daha temkinliyiz. Ama bizi iyi karşıladılar 😊 Belki arasıra gelen gruplara onlar da alıştılar.
Yürümeye başladıkça kıyıda az miktarda olan penguenler bir anda her yeri kaplıyor. Evet, gerçekten çok şirinler hele kanatlarını açıp size gelişleri yok mu koşup kucaklayasınız geliyor. Dedikleri gibi hiç ürkek değiller, meraklı meraklı aramızda dolaşıp poz veriyorlar. Deniz aslanlarının arasında sarışın bir tanesi hepimizin dikkatini çekiyor. Nadir bulunan bir cinsiymiş, 1.000 de 1 görülüyormuş ve bize denk geldiği için çok şanslıyız.
Chinstrap cinsinin yanında bir iki tane de makaroni görüyoruz ama uzakta oldukları için fotoğraflamak çok zor. Zaten arada kayboluyorlar. Arada dolaşan kuşlar ise ilgi odağı olamadıklarından kendilerini göstermek için dibimize kadar gelip resmen poz veriyorlar. Kırmızı ayaklı ve gagalı biraz daha büyükçe gentoo cinsi penguenlerden de görüyoruz. Hepsi hoplaya zıplaya etrafımızda dolaşıyor, sırf bu manzara için bile buralara gelinir.
Dün akşam izlediğimiz “Frozen Planet” belgesel serisinin 2. bölümünde penguenlerin taşlardan kendilerine nasıl yuva yaptıklarını izlemiştik şimdi canlı izliyoruz. Kora halinde şarkı söyler gibi çığlık atıp bir kısmı da taş toplayıp evlerini yapıyor. Yavru penguenlerin ailelerini çıkardıkları sesten tanıdıklarını öğrenince neden bu kadar çığlık attıkları anlaşılıyor 😊 Suya dalıp yüzmelerini izlemek ise ayrı keyif nasıl bir hız adeta uçuyorlar 🙂
Geldiğimizde sisli olan adanın etrafındaki manzarayı net görme şansımız olmamıştı ama sisin hafiften açılması ile buzulların ihtişamı kendini göstermeye başlıyor. 2,5 saat kadar adada kalıp geri dönüşe geçiyoruz. Hafiften yağmur da çizelemeye başlıyor. Adada yaşayanların dışkılarından dolayı yerler pek temiz değil. Sonuçta onların doğal ortamlarındayız. Yağmurla birlikte daha da balçık gibi oluyormuş. O yüzden ona göre botlar giyinmiştik. Botlara binmeden önce deniz suyu ile ayakkabılar iyice yıkanıyor.
Gemiye gelğimizde ise ayrıca dezenfekte su ile yıkayıp fırçalıyoruz ki herhangi farklı bir bakteri taşımayalım. İlk kara deneyimi süper geçiyor, hepimizin ağzı kulaklarında.
Deception Adasına doğru gemimiz hareket ediyor. İkinci durağımız bu adanın içinde yer alan Whalers Koyu olacak. Kaptanımız adaya girişteki boğazın manzarasının çok güzel olduğunu yaklaşırken anons edeceğini söylüyor. Adaya gelmeden önce birkaç yerde balina görüldüğüne dair anons yapılıyor. Birini çok yakından görsek de fotoğraflama şansımız olmuyor. Diğerleri de uzakta oldukları için sadece izlemekle yetiniyoruz. Göç dönemleri oldukları için nasıl olsa daha çok görürüz diye rahatız.
Bu arada herkes sabah çektiği fotoğrafları, videoları indiriyor. Ve beklenen an geliyor, Deception Adasına giriş; boğazdan geçiş etkileyici ama maalesef hava kapıyor. Whalers Koyu için hazırlanıp ikinci bota biniyoruz. Hafiften yağmur var ve rüzgar şiddetlenmeye, dalgalar ise iyice yükselmeye başlıyor. O sırada Ayfer’in aklından harbi deliyiz bu hava şartlarında bu botlara mı binilir diye geçirirken geri dönme anonsunu alıyoruz. Tam da karaya varmışken ama 5-10 dk. sonra geri dönüşümüz çok daha zor olabilir. Karaya çıkmadan geri dönüşe geçiyoruz ve iyiki dönmüşüz. Hava şartları gittikçe kötüleştiğinden gemiye yanaşmamız bile zor oluyor. Güle oynaya bindiğimiz botlardan hüzünle iniyoruz. Eh, kısmet değilmiş yarına havanın iyi olmasını umut ediyoruz. Kano yapacak ekip ise hava şartlarından dolayı ne sabah ne de öğleden sonra yapabildi.
Dalacak ekip ise sabah dalabildikleri için şanslı. Ne gördüklerini sorduğumuzda deniz aslanları ve penguenler şeklinde cevap alıyoruz. Biz de karada gördük diye gülüşüyoruz 🙂 Öğleden sonraki aktivite yapılamayınca barda dinlenme ve sohbet ile geçiriliyor. Arada deniz aslanları ile ilgili kısa bir sunum yapılıyor. Yine günün özeti şeklinde kısa günlük toplantı yapılıyor. Esas beklenen Antarktika yarın kendini gösterecekmiş. Bugün gördüklerimiz bile bizi bu kadar heyecanlandırmaya yettiyse yarın kimbilir neler göreceğiz. Akşam yemeği ve İsviçreçli çift ile yaptığımız sıcak sohbetten sonra geceyi bitiriyoruz. Yarın sabah 6.30’da yine erken kalkacağız ve uzun bir gün bizi bekliyor…
Daha fazla fotoğraf için linki tıklayınız… Polar Circle & Antarctica-1
4 Yorum
Kara maceraları deniz macerlarından kesinlikle daha eğlenceli görünüyor. Bu yazılar ve fotolar bence mutlaka kitap olarak karşımıza gelmeli, okuyucu olarak hazırız buna:D
Gürsoy çok teşekkürler. Kitap ayrıca emek istiyor, belki bir gün o da olur Sevgiler, selamlar…
Muhteşem kelime bulamıyorum. 🙂 Bayılarak okudum. Tebrikler
Koca yüreğinize teşekkürler, bizlere de böyle güzel bilgiler ve harika yerlerde bulunma şansı verdiğiniz için. 😉
Burcu çok teşekkürler. Elimizden geldiğince aktarmaya çalışıyoruz ama kelimeler yetersiz kalıyor. Sevgiler, selamlar..