Queretaro

Özgürlüğe Giden Şehir; Queretaro

Queretaro (Santiago de Queretaro) şehrine, meydanlar ve parklar şehri dersek de herhalde isim yanlış olmaz 😊 Guanojuato‘dan sabah erken saatlerde yola çıkıp Dolores Hidalgo üzerinden San Miguel de Allende‘ye uğruyoruz. Yine Meksika’nın muhteşem renkli kolonyal şehirlerinden biri, burada da kalmalı diye aklımızdan geçiyor. Turistik bir şehir gibi duruyor ama sonradan öğrendik ki yurtdışından da yaşamak için bu bölge çok tercih ediliyormuş. Yani gördüğümüz yabancıların bir kısmı turist değilmiş 🙂 Bölge güzel ama yolları motosikletle dolaşıp otel aramaya pek uygun değil.

Okulların çıkış saatine denk geldiğimizden trafik bir anda altüst oluyor. Bir taraftan da yol yapım çalışması ve yağmur derken motosikleti park edecek yer bulamıyoruz. Bu şartlar altında kalmak yerine Queretaro’ya doğru yola devam etmeye karar veriyoruz.

Şehirler aslında birbirine çok yakın ama trafik ve yol yapım çalışmaları yüzünden 1-1.5 saatlik yolculuk tahmininizden daha uzun sürebiliyor. Queretaro da oldukça dinamik Meksika’nın kolonyal şehirlerinden biri ve Meksika’nın bağımsızlık harekatındaki yeri büyük…

Şehre girer girmez ilk işimiz kalacak yerimizi bulup odamıza yerleşmek oluyor. Bu sefer kalmayı planladığımız  yer belli olduğundan kafamız rahat. Yolda tanıştığımız dünyayı gezen motorcu Pejman’ın bir gün önce kalıp ayrıldığı otele direkt gidiyoruz. Odaları avluya açılan şirince bir yer ama bir kısmında tadilat var. O yüzden ilk girişteki odalardan birini tercih ediyoruz. Bizi karşılayan yaşlıca kadın ruhsuzluğu ile birazcık enerjimizi almış olsa da hazırlanıp şehrin sokaklarına kendimizi atıyoruz. Tarihi şehir merkezine yaklaştıkça içimiz açılıyor. UNESCO Dünya Miras listesinde de yer alan Eski Şehir, meydanları ve parkları ile bizi büyülüyor. Barok ve neoklasik binaları, dolambaçlı sokakları ve muhteşem anıtları arasında tarihi hissederek yürüyorsunuz.

Plaza de Armas Queretaro

En önemli meydanlarından biri, 17. ve 18. yüzyıldan kolonyal evler ve teraslı restoranlarla çevrili. Biz de bir şeyler yemek için bu bölgeyi tercih ediyoruz. Restoranların önünden geçerken sürekli gözümüze menüler sokuluyor ve her kafadan ayrı ses, hepsi kendi restoranına çekmeye çalışıyor. Bu tablo evet ülkemizden tanıdık gelse de içimiz daralıyor. Açız ve istediğimiz yeri seçmemize izin vermiyorlar. Gözümüze kestirdiğimiz yerel bir restorana sonunda oturmayı başarıyoruz.

Karnımız tok rahat rahat dolaşmaya devam… Meğerse güzel bir tesadüf meydanda bizi bekliyormuş 😊. Polis bandosu eşliğinde askerlerin bayrak indirme törenine denk geliyoruz.

Törenden çok tam bir gösteri, iyi ki denk gelmişiz. Yağmur hafiften başlamış olsa da bu şölen kaçmaz. Yerel halk coşku ile turistler de merakla izliyor. Biz de kalabalığın içinde yerimizi alıyoruz.

Törenden sonra neredeyse bütün sokaklarına girip çıkıyoruz, şehir genç nüfus ağırlıklı. Meksika’nın en temiz şehirlerinden biri olduğu söyleniyor, bize de düzenli ve temiz geldi. Tam bir meydanlar ve parklar şehri. Parklardaki ağaçların geometrik şekillerde budanmış olmaları da çok hoş durmuş.

Dar sokakları, 17. ve 18. yüzyıldan kalma tarihi binaları, görkemli kiliseleri ve manastırları ile Meksika’nın etkileyici şehirlerinden. Meydandaki banklar ise insanların adeta buluşma yeri.

Havanın kararmaya başlaması ile her yer ışıl ışıl oluyor.

Şehri güvenli bulunca; rahat rahat daha geç saatlere kadar takılabiliyoruz. Biraz daha gelir seviyesinin düşük olduğunu tahmin ettiğimiz kuzey tarafı da sokak satıcıları, pazarı ile yine hareketli bir bölge. Bu bölgede de biraz yürüyüş yapıp sokak satıcılarından yiyecek bir şeyler alıyoruz.

Hava iyice karardıktan sonra otele dönüyoruz ve her yer gayet güvenli duruyor taki sabah silah sesleri ile uyanana kadar…

Silah sesleri mi?

Sabah 6.30 gibi önce tek el silah sesi ile uyanıyoruz. Arkasından birkaç el daha ve iki ayrı silah olduğunu fark ediyoruz. Odanın kapısı cam ve binanın demir parmaklıklı dış kapısının hemen yanındaki ikinci odada kalıyoruz. Sanki çatışma otelin avlusunda oluyor. Ne olduğunu anlayamadan yarım saat sonra çatışma son bir tok sesi ile bitiyor. Otelde bizden başka bir çift daha kalıyor ama binanın diğer tarafındalar. Ortalık tam bir ölüm sessizliğinde, sahiplerinde de hiçbir hareket yok. Uyumaya çalışsak da ne mümkün! Ortalık normale döndüğünde merakla resepsiyona gidiyoruz. Ama ruhsuz teyze ile anlaşamayıp ne olduğunu öğrenemiyoruz. Sanki gece çatışma olmamış, dışarıda kutlama vardı da havai fişeklerin patlama sesini duyup ışıltısını görmüşüz gibi rahat. Şimdiye kadar kaldığımız hiçbir otel sahibi, çalışanı hakkında olumsuz düşüncemiz olmadı veya dikkat edip önemsemedik. Ama bu teyze gerçekten insanın enerjisini sünger gibi çekip alıyor, teyze ve çatışma sayesinde bu güzelim şehirden bir an önce ayrılmak istiyoruz…

Queretaro şehrinin bir zamanlar Meksika’ya başkentlik yaptığını biliyor muydunuz?

Meksika-ABD Savaşı sırasında da Queretaro şehri ön plana çıkmış. 1847 yılında, ABD güçleri ülkeyi istila ettiğinde Meksika’nın başkenti ilan edildi. 14 Eylül 1847’de savaşın askeri aşaması sona erse de anlaşma 2 Şubat 1848’de yapıldı. Meksika’nın can alıcı Guadalupe Hidalgo Antlaşması  yine bu şehirde imzalandı. Antlaşmayla bugünkü New Mexico, Nevada, Arizona ve Kaliforniya eyaletlerini oluşturan topraklar 15 milyon ABD Doları karşılığında ABD’ye bırakıldı. Meksika, topraklarının neredeyse yarısını bu savaşla kaybetti…

Queretaro Gezilecek Yerler

Ekonomisi 1990’dan beri yükselişte olan şehir, uzunca görülecekler-yapılacaklar listesine sahip. Pazartesi günleri müzelerin kapalı olduğunu okumuştuk, değişiklik olup olmadığını kontrol etmeyi unutmayın… Ayrıca turistik otobüs turları varmış, zamanı iyi değerlendirmek için düşünülebilir.

Casa de la Corregidora (Hükümet Binası) Devlet dairesi olarak kullanılan tarihi binanın duvarları devrimin hikâyesini ve Queretaro’nun rolünü anlatan murallar ile süslenmiş. Turla gezilebiliyor ama ertesi gün kalmadığımızdan içini gezme şansımız olmadı. Bağımsızlık Günü kutlamaları bitmiş olsa da devlet binaları hâlâ renkliydi…

Queretaro Tiyatrosu; Meksika’nın bağımsızlığının imzalandığı bina.

Museo Casa de la Zacatecana (Zacatecana Müze Evi): 17. yüzyıldan kalma konak müze haline getirilmiş. Asırlık mobilyalar, dekor eşyaları, tablolar ve diğer sanat eserleri sergileniyor.

Templo y ex-convento de la Cruz (Santa Cruz Tapınağı ve Kilisesi) 15. yüzyıldan kalma kilise görülmeye değer.

Templo de Santa Rosa de Viterbo ve Templo de San Francisco diğer görkemli tapınaklarından…

Geçici ve kalıcı eserlerin sergilendiği Museo de Arte de Queretaro (Sanat Müzesi) ilginizi çekerse gezilebilir.

Jardin Zenea (Zenea Park) Meydanı:Eski Şehir’in ana meydanlarından biri. Hafta sonları ve tatillerde, meydanda bulunan çardaklarda çalan orkestra veya grupların ritimlerinde dans eden her yaştan çiftlerle doluyormuş. O zaman dans…

El Cerrito Arkeoloji Bölgesi: Tarihi merkeze yakın olan arkeolojik alanın kalıntıları oldukça iyi korunmuş. Küçük bir alanmış ve piramitlere çıkılmasına izin verilmiyor.

El Cimatario Milli Parkı: Doğada dolaşıp şehirden uzaklaşmak isterseniz; sadece 15 km uzaklıkta…

Acueducto de Queretaro: Şehrin en belirgin simge yapılarından biri; 28 m yüksekliğinde, yaklaşık 1300 m uzunluğundaki devasa bir taş su kemeri. 18. yüzyılda inşa edilen yapı zamanında şehrin sakinlerine su getirilmesini sağlamış. Günümüzde de Eski Şehir’de yer alan çeşmelere su taşımak için kullanılıyor.

Nerede Kaldık?

Hotel Queztal Reforma otelde bir gece kaldık. Konum olarak şehir merkezine yürüme mesafesinde. Aslında Queretaro Meksika’nın güvenli şehirlerinden, nedenini bilmediğimiz bir şansızlık yaşadık. Otelin demir parmaklıklı ana giriş kapısı her zaman kilitli. Otoparkları yok ama motosikleti avluya alıyorlar. Gecesi iki kişi sadece oda fiyatı 592 Peso ödemişiz (Ekim 2016, 1 USD yaklaşık 19 Peso).

Ve Tula şehrine doğru erkenden ayrılıyoruz…

Meksika hakkında paylaştığımız gözlemlerimizi okumak için tık tık…

Keyifli geziler…

Ayfer & Onur Öznar

Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi

Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi

Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi