Bath, İngiltere’de Orta Çağ’ı Yaşatan Şehir
İngiletere’ye gitmeden önce hiç aklımızda olmayan bir şehirdi Bath. Bir takipçimizin eğer Bath’den geçersek sizi misafir edebilirim mesajı ile neden olmasın diyerek Londra’dan ayrılıp Stonehenge ziyaretimizi de yaptıktan sonra akşam sürpriz bir şekilde Bath’e geldik.
Orta Çağ mimarisini yansıtan şehre yeşilliklerin arasından giriliyor. Daha girer girmez farklı bir yere geldiğinizi hissettiren bir havası var. 1987 yılında da Unesco Miras listesine alınmış. Takipçimiz Dilek Hanım’ın evini bulup yerleşiyoruz. Motosikletimizi ise otopark olmadığından; alarm, zincir takıp, üstünü örtüp kapının önüne bıraktık. Ev sahibemiz buralarda bir şey olmaz dese de biz de ne olur ne olmaz dedik.
Bol sohbetli geçen gecenin ardından sabah kahvaltısı ile beraber Bath sokaklarını arşınlamaya başladık. Ufak bir şehir olduğu için yürüyerek rahatlıkla keşfedebilirsiniz.
Şehrin isminden anlaşılacağı gibi burası Roma’lılar tarafından kurulmuş bir kaplıca merkezi. Roma hamamları olarak geçiyor diyebiliriz.
Bath Gezilecek Yerler
Roman Baths: Şehrin isminin geldiği hamamlar gezilecek listesinde ilk sırada yer alıyor. Ağustos ayında sıcak bir günde şehri gezince, hamamlar nasıldır diyerek girip dolaşmadık. Dıştan çok güzel duran tarihi yapının içininde görülmeye değer olduğuna eminiz.
Bath Abbey: Yaklaşık 500 yıllık Gotik tarzda yapılmış hem içinden hem dışından enfes bir kilise.
Bath Markets: Geçmişi 1300’lere dayanan market 1800’lerden sonra şu anki kapalı alanda yer almaya başlamış. Biz yağmurda markete kaçıp biraz dolaştık. Kafeler, lokal mağazalar ile görmeye değer.
Pulteney Köprüsü: Avon nehrinin üzerindeki köprüde mağazalar ve kafeler de var. Dünyada bu tarz köprü fazla yokmuş. Köprünün hemen altından nehrin kıyısından yürüyüş yapabileceğiniz yola inebiliyorusnuz. Keyifle saatler geçirilebilecek huzurlu bir yer.
Benzer bir köprüyü de Bursa’da ziyaret etme şansımız oldu. Ancak Bath’deki köprünün daha etkileyici olduğunu söyleyebiliriz. Yolunuz düşerse Bursa’daki tarihi Irgandı köprüsünü de ziyaret etmeyi untumayın.
Royal Crescent: Şehri yukarıdan gören bir tepede hilal şeklinde yer alan 30 evin olduğu bölge. Bir zamanlar aristokrat aileler yaşıyormuş. 1 numarralı evi müze haline getirmişler.
Jane Austen: Ünlü İngiliz yazar da bir dönem burada yaşamış. Bath’de kaldığı dönemde yazmış olduğu kitapları da var. Yaşadığı caddede adına bir müze yapılmış.
Şehirde ücretsiz yürüyüş turları da var. Saatlerine gitmeden önce bakıp katılırsanız keyifli olur.
Bath Ulaşım
Bath şehrine özellikle Londra’dan tren ve otobüs ile ulaşmak mümkün. Biz kendi motorumuzla gittiğimiz için tren veya otobüs kullanmadık.
Şehir oldukça turistik ve restoran, pub, kafe alternatifi çok fazla. Küçücük şehirde gece hayatının bu kadar renkli olacağını tahmin etmezdik. Belki de yazın etkisi olabilir.
Bath şehrinden aklımızda kalanlar
Bizim için Bath şehrinin en güzel ve anlamlı anılarından biri de; Panama’dan Kolombiya’ya geçerken tanıştığımız Sam ile buluşmak oldu. Sam’de motosikleti ile Kuzey Amerika’dan başladığı gezisini Güney Amerika’da bitirip İngiltere’ye dönmüştü. Sam’e geldiğimizi yazdığımızda; akşama yanınıza geliyorum diyerek bize geri dönüş yaptı. Akşam çok keyifli birkaç saat sonrası Sam ile tekrar yollarımızın kesişmesini dileyerek ayrıldık. Soğuk olan genel İngilizlerin tersine Sam sıcak kanlılığı ile gönlümüzde yerini aldı.
Bath şehrinde bizi ağırlayan Dilek Hanım’a da ne kadar teşekkür etsek azdır. Dilek Hanım, eşi ve arkadaşları Serdar, 2 gece boyunca bizi hem misafir edip hem de sohbetleri ile keyifli anlar yaşattılar. Dilek Hanımın Bath şehrinde Icarus isimli gümüş takı ve hediyelik eşya üzerine bir dükkanı var. Giderseniz bir merhabaya uğrayın. Bizim de selamımızı iletirseniz seviniriz.
Ayfer & Onur Öznar
Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi
Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi
Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi
İlk Yorumu Siz Yapın