Antarktika Turu 2.gün
Antarktika turunun 2.gününe sakin başlasak da gece 10.00 gibi Drake Boğazı’nı geçmeye başlamamız ile hafiften sallanmaya başlıyoruz. Ama çok da kötü değil. Sakin sayılabilecek bir gününde geçmeye başladığımız için şanslıyız. Kaptan 48 saat süreceğini ve havanın sürekli değişkenlik gösterdiğini söyleyince ister istemez biraz çekiniliyor. Bu da maceranın bir parçası diyoruz 🙂
Deniz tutmasına karşı aldığımız ilaçların etkisi ile de uykuya dalmak zor olmuyor. Hafiften gelen geminin motor sesi beşik gibi sallantı ile derin uyumak uzun sürmüyor. Bölünmeli uyku ile geçen gece ardından ekip liderinin anonsu ile uyanıyoruz. Sabah 7.30 ve 8.00’de kahvaltı var. Biz de hazırlanıp kahvaltıya gidiyoruz. Gemide yemekler gerçekten çok iyi ve kahvaltı da çok özenle hazırlanmış. Gemiye binerken gördüğümüz canlı yüzlerin çoğu bugün sabah yorgun duruyor. Yolcuların az bir bölümünde deniz tutması olmuş ama uykunun kalitesizliğinden dolayı yüzlerden yorgunluk okunuyor. İki gün böyle idare edeceğiz. Biraz güvertede hava alıp soğuğu hissettikten sonra odaya geri dönüyoruz.
Kahvaltı sonrası fotoğraf eğitimi var. Onur ona katılıyor, ben ise ilacın etkisi ile biraz daha uyumaya çalışıyorum. Arkasından öğle yemeği, gezinin ilk günleri ye-iç-yat şeklinde geçeceğe benziyor 🙂 Öğle yemeği sonrası yine güverteden manzarayı izliyoruz. Suyun rengi nasıl da lacivert, uçsuz bucaksız mavinin ortasında gidiyoruz. Sabah hafif yağmur vardı ama öğleden sonra yok. Yemek boyunca kaptan hızını kesiyor, o yüzden gemi içinde hareket etmek biraz daha rahat oluyor. Yürürken kesinlikle bir yere tutunarak yürümemiz konusunda sürekli uyarıyorlar, zaten otomatik olarak bir yere tutunma ihtiyacı duyuyorsunuz. Gemi altı katlı bizim odamız 3.katta. Günlük aktivetimiz 3 kat merdivenleri çıkıp inmek şimdilik 🙂
Saat 15.00’de Antarktika tarihi hakkında eğitim var, ona katılacağımız için odada zaman geçirmek yerine bar bölümünde takılıyoruz. Eğitimde, 1897-1937 yılları arasında yarımadaya gelen 4 araştırma gemisi hakkında bilgi veriliyor, çok özel bir şey yok. Ayfer’in aklında; nasıl kıyıp penguenleri yiyebildiler sorusu kaldı. 1 saat süren eğitimden bir tek onu unutamayacakmış 🙁 Eğitimin ardından çok yorulduk tabii ki bir şeyler yemeli diyerek kek ve çay aktivitesine katılıyoruz. İki gün önce kıyafetlerimizi kiraladığımız yerde tanıştığımız İsviçreli çift ile karşılaşıyoruz. Biraz sohbet ediyoruz.
Yine bir eğitim saati daha bu sefer Antarktika’da görülen kuşlar hakkında bilgi verecekler. Albatros kuşları hakkında duyduklarımız karşısında ağzımız açık kalıyor. Kanatlarını açtıkları zaman 3.75 metreyi buluyorlarmış.
Eğitim sonrası biraz dinlenip akşam yemeğine gidiyoruz. Bize Güney Afrika‘dan gelmiş iki genç kardeş eşlik ediyor. James’i deniz tutmuş ve aldığı ilaçlar henüz etki etmemiş o yüzden yiyemeyip ayrılıyor. Andrew ile sohbete devam ediyoruz. Henüz 21 yaşlarında ve böylesi bir tura katıldıklarına hayran kalıyoruz. İki aylık G.Amerika gezisi yapacaklarmış. “Gezinin en güzel tarafı her yaştan insanlar tanıyoruz, sohbet ediyoruz” demeleri ne kadar olgun ve insancıl olduklarını göstermeye yetiyor. Mütevazi, sıcakkanlı ve bir o kadar da akıllı çocuklar.
Yemek sonrası bu sefer BBC’nin “Frozen Planet-Kutuplar Atlası” isimli belgesel serisinin 1.sini izliyoruz. Kutup bölgelerindeki yaşam ve doğa hakkında bilgi veriliyor. Saat 22.00 ve uyku saati 🙂 Gemide hayat erken başlayıp erken bitiyor 🙂
6 Yorum
Harika
Teşekkürler, sevgiler…
Hayalimdeki yolculuğu yapıyorsunuz! Harika geçmesi dileğiyle.
Çok teşekkür ederiz. Selamlar, sevgiler…
Yolda hayat var! Çok güzel paylaşımlar için teşekkürler
İbraim Bey, çok teşekküler. Yolda Hayat Var! 🙂