Neumarkt; Hayallere Yolculukta Güzel Bir Durak
Neumarkt kasabası hakkında az bilgi ile birlikte daha çok anılarımızı sizlerle paylaşmak istediğimiz bir yazı olacak… Gitmeden önce tam olarak nerede olduğunu bile bilmediğimiz, hiç aklımızda olmayan, bu sevimli durakta; üstüne üstelik yiyecek ve bira festivaline denk gelmemiz yolculuğumuza ayrı bir keyif kattı. Neumarkt, Alman Bavyerasında ufacık bir kasaba. Diyeceksiniz nereden bulup da gittiniz. “Kutuplara Yolculuk” gezimiz sırasında 2016 yılının Ekim ayında Meksika – Belize sınırında Klaus ile tanıştığımızda; 8 ay sonra yanına gideceğimizi elbette bilmiyorduk.
Klaus ile dostuğumuz ve Neumarkt’a gitmeye karar verişimiz…
Sert görünüşünün ve keskin mavi gözlerinin ardındaki sevecen, neşeli ve yardımsever Klaus ile tanıştıktan sonra hem Orta hem de Güney Amerika’nın bazı bölümlerinde motorlarımızı beraber sürmüş. Beraber ıslanıp çamura girmiş, yeri geldiğinde terlemiş, motorların sorunları ile uğraşmış ve Latin Amerika’nın eşsiz doğasında güzellikleri beraber paylaşıp lezzetlerini tatmıştık.
Gerek teknik gerekse uzun yol deneyimi Onur’dan çok daha iyi olan Klaus’un tecrübelerinden faydalanmak ve onun gibi birinin ihtiyaç halinde yardımımıza koşacağını bilmek; insana bilmediği topraklarda ayrıca güven veriyor. Birlikte çok daha fazlasını yapmayı planlarken maalesef Klaus’un kolundan bir rahatsızlık geçirmesi üzerine gezisini erken kesip Almanya’ya geri dönmesi gerekti. Ama irtibatımız hiç kopmadı, aramızda öyle bir köprü kuruldu ki bundan sonra da kopması çok zor…
Güney Amerika’dan sonra geziye Avrupa’dan devam etmeye karar verdiğimizde Klaus, hiç tereddüt etmeden motorumuzu Almanya’ya göndermemizi söyledi. Motosikleti Almanya’ya göndermek diğer Avrupa ülkelerine göre biraz daha pahalıydı. Ama en uygun uçak biletini de Münih’e bulmuştuk. Klaus’u tekrar görmek için bundan güzel fırsat olamazdı. Uçak biletlerimizi alıp motorumuzu da Buneos Aires’den Münih’e göndermeye karar verdik. Klaus’a Almanya’ya geliyoruz diye mesaj attığımızda hemen bizi arayıp misafir edeceğini söyledi.
Hikâyeyi çok uzatmazsak; Sevgili Klaus işte bu sevimli kasabada yaşıyormuş. Münih’e yaklaşık bir buçuk saat mesafede yer alan Neumarkt; insanı içine çeken bir doğaya, birbirini tanıyan güleryüzlü güvenilir ve mert insanlara, birbirinden şirin Bavyera mimarisi ile enfes evlere ev sahipliği yapıyor. Burada yaşanır arkadaş dedirten bir kasaba, Neumarkt!
Klaus’un Bizi Karşılaması
Klaus’un bizi nasıl ağırladığını yazsak herhalde sayfalar yetmez. En azından şu kadarını yazalım. 2 gün işinden izin almış (bizde rahatlıkla işkolik diye tanımlanacak işine düşkün çalışmayı seven bir arkadaş olduğunu not düşelim), 1,5 saat araba ile yol yapıp bizi almaya Münih havaalanına geldi. Sayesinde rahatça motorumuzu gümrükten aldık. Yorgun olacağımızı düşünerek arabasının arkasına çekici takıp gelmiş.
Eve vardığımızda odamız hazırdı. Her gün bizden önce kalkıp kahvaltımızı hazırladı ki kendisi sadece kahve içiyor. Motor çantamızın tekindeki sorunu biz uyurken gidip halletmiş. Arjantin’den motosikletle gelen kirli motosiklet kıyafetlerimizin hepsini yıkayıp asmış. Elimizi hemen hemen cebimize hiç attırmadı. Bizi havaalanına tekrar bıraktı; çünkü 4 haftalığına İstanbul’a gelip aileler ile hasret giderdik. Bu arada motorumuz onda kaldı. Biz yokken motorun yağ kaçıran ön keçelerini bile değiştirmiş. Tekrar gelip bizi Münih havaalanından aldı. Meğerse ona daha yakın bir havaalanı varmış. Yine izin alıp birkaç gün beraber Alp dağlarını dolaştık. Ne desek bilemiyoruz ama yolculukta edindiğimiz en güzel dostlardan biri kesinlikle Klaus oldu.
Neumarkt Kasabası ve Gezilecek Yerler
Neumarkt’a gelince kasabanın kuruluşu 12. yüzyıla dayanıyor ama 2. Dünya Savaşı sırasında neredeyse komple yıkılmış. 19. yüzyılda bir sanayi merkezi olmaya doğru ilerleyen Neumarkt kasabasında bisiklet ve barut fabrikası varmış. 1945 yılının başlarında çok ağır bombardımana maruz kalmış. SS subaylarının direnişi kasabanın yıkılışına yol açmış. İlginçtir ki savaş sonrası ABD’den gelen yardımlarla kasaba tekrar toparlanmış.
Kasabadaki önemli yapılar;
Kasaba küçük ve tarihi yapıların çoğunu yürüyerek gezebilirsiniz. Bisiklet kullanımı da çok yaygın. Özellikle dağ bisikleti ve kayak burada yaşıyanların en büyük hobisi…
Neumarkt Belediye Binası: Belediye binası geç Gotik dönemde inşa edilmiş (1430 civarında) ve 1945’te yıkılmış. Ancak 1956/57’de yeniden inşa edilmiş ve 1999 yılında kapsamlı bir şekilde yenilenmiştir.
Stadtpfarrkirche St. Johannes Kilisesi: Belediye binası gibi, bu kilise de geç Gotik dönemde inşa edilmiş (1404-1434). Kilise kulesinin yüksekliği 72 metredir. 1945’teki bombalanma sırasında imha edilmiş vitray pencereleri 1994’te yeniden tasarlandı.
Unteres Tor (Alt Giriş – Lower Gate): Eskiden “Spittler” veya “Nürnberger Tor” (Nuremburg Kapısı) olarak bilinen kapı, şehir surlarının (13. yüzyıl) bir parçasıymış. Kapının kulesi 1825’te yıkılmış, 1859’da yeniden inşa edilmiş, 1945’te tekrar yıkılmış ve 1989 / 90’da yeniden inşa edilmiş. Bugün binasında kayıt ofisi ve küçük bir konferans salonu var.
Oberes Tor (Üst Giriş – Upper Gate): Kasabanın Orta Çağ surlarının kulesi 1871’de kırılmış. Sparkasse’nin kulesi eski kulenin anısına tekrar inşa edilmiş.
Pfalzgrafenschloß: Pfalzgraf Johann (1410-1443) saltanatı sırasında inşa edilmiş bir Gotik kalesidir. 1520’deki yangın sırasında yok olmuş. Orijinal bina, Pfalzgraf Friedrich II tarafından kaleye Rönesans özellikleri de eklenerek yeniden inşa edilmiş (1520-1539).
Gimplturm (Manastır Kapısı) ile Klostertor: Bu kapı, bir zamanlar Capuchin manastırına giden şehir duvarında küçük bir kapıymış. Kapı 1858’de bir geçide dönüştürülmüş.
Brewery Museum in the Glossner-Bräu (Glossner-Bräu’daki Bira Müzesi): Müzede, bira üretimi için kullanılan tarihi makine ve araçların geniş bir koleksiyonu ve Glossner ailesinin 14 kuşak tarafından kullanılmış olan eski ve yeni biracılık tekniklerinin karşılaştırılması yer alıyor. Müze, şehir duvarının 800 yıllık temelleri olan Glossner-Keller’de yer almaktadır. Turla geziliyor.
Kasabanın tarihini anlatan bir müze, parklar, kiliseler yanında diğer ziyaret edilmesi tavsiye edilen yerler hakkında daha detaylı bilgiye linkten ulaşabilirsiniz… TIK TIK
Mariahilf Kirche: Barok mimarisinin bir mücevheri olarak kabul edilen kilise, 1718-1727 yıllarında hacılar için inşa edilmiş. Günümüzde ise düğünler için popüler. Klaus’un evinden araçla çıkıp kiliseye yakın bir yerde park ettik ve yemyeşil doğasında yürüyerek ulaştık. Manzara izleme noktaları keyifli. Yakınında kamp alanı var.
Klaus yine nefis manzaraya karşı yörenin güzel biralarını tatmak üzere lokal yerlerden birine götürdü. Oturduğumuz restoranın bir bölümünde düğün vardı. Bavyera’nın geleneksel kıyafetlerini giyinmiş grup pek neşeliydi. Fotoğraflarını çekerek rahatsız etmek istemedik ve onları eğlenceleri ile başbaşa bıraktık.
Neumarkt küçük ama tam bir sanayi kasabası
Almanya, özellikle Uzak Doğu’da kullanılan hızlı trenlerin vagonları, rayları ve elektronik sistemlerinin projelendirilmesi, kurulması ve işletilmesine destek veriyormuş. En büyük fabrikalarından bir tanesi de Neumark’ta. Günümüzde de sanayi kasabası olmaya devam ediyor. Klaus da bu fabrikalardan birinde çalışıyor. Görevi nedeniyle Afrika, Asya ve Amerika kıtalarında uzun süre kalmış.
Klaus ile Cuma günü Neumarkt’ın etrafını dolaştık. Yemyeşil doğası, tertemiz görüntüsü ve düzeni ile burada yaşanılır dedirtti yine 😊
Neumarkt’ın yakın çevresinde çok güzel bisiklet ve yürüyüş yolları var. Turizm merkezinde, şehir içinde ve çevresindeki tüm yürüyüş güzergahlarının yer aldığı harita varmış. 235 km’den fazla yürüyüş yolu ile 10 farklı yürüyüş parkuru sunuyor. Doğaseverler için de tam bir cennet burası…
Neumarkt’ta Festival
Her sene haziran ayı başında yapılan yiyecek ve bira festivaline denk gelmiş olmamız ise güzel sürpriz oldu. Hafta sonu yapılan festivali görünce Octoberfest nasıl oluyordur kimbilir diye düşünmeden edemedik. Cuma günü geçici restoranlar, yiyecek tezgahları, müzik düzenekleri kurulmaya başlamış. Kasabada yer alan 5 ayrı bira üreticisi de yerlerini almışlar. Tam bir panayır yeri nasıl da hareketli! Yemek sonrası biz de kasabanın canlanan merkezindeki kalabalığa karışıyoruz.
Klaus da Güney Amerika’dan döndükten sonra birçok arkadaşı ile henüz görüşememiş. Festival bahane oluyor. Hem Klaus hem de Klaus’un arkadaşları ile sohbet ediyoruz. Epey komik anlar da yaşıyoruz. Yazsak mı yazmasak mı diye düşünmek yerine birkaçını paylaşalım da biraz gülelim. Klaus, başka arkadaşları ile sohbet ederken bizimle ilgilenen arkadaşları Klaus için deli diyor. Neden diye sorduğumuzda; Meksika’dan Güney Amerika’ya motosikleti ile gitti daha ne olsun diyorlar. Başlıyoruz biz gülmeye 😊 Sonra Klaus BsAs’den dün geldiler Orta ve Güney Amerika’da birlikteydik deyince biz de yedik deli damgasını 😊.
Bizimle İspanyolca konuşmaya çalışan arkadaşları da çıkıyor😊 Neyse ki birkaç cümleden fazla değil bilgileri. Biz de konuşturduk müthiş İspanyolcamızı 😊. Buenas Aires’ten geldiğimizi öğrendiklerinde nedense; Onur’u Türk, Ayfer’i Arjantinli diye düşünmüşler… Türk dönercisinde Ayfer Türkçe konuşarak Klaus’un birkaç arkadaşına yardım edince Onur’a dönüp eşin ne kadar güzel Türkçe konuşuyor demezler mi 🙂 Biz de bir süre çaktırmadık. Efendim, işte böyle öğrettik, kolay öğrendi filan diye yıkılıyoruz, biraz sonra dayanamayıp patlattık Ayfer de Türk diye… Neyse ki hiçbiri alınmadı 😊
Kasabada İngilizcem iyi değil diyenlerin bile İngilizcesinin çok iyi olduğunu belirtelim. Tanıştıklarımızın hepsinin eğitimi iyiydi ve iyi işlerde çalışıyorlar. Hafta içi çok yoğun çalışıp hafta sonu ise kendilerini hobilerine veriyorlar. Cuma akşamı sosyelleşmek ve arkadaşlarla alkol almak da bir hobi onlar için 😊
Cumartesi günü de bölgede biraz motorlarla dolaştık, Beilngries bölgesine gittik. Tatlı virajlar eşliğinde Klaus ile yeniden sürüş yapmak çok keyifliydi. Özlemişiz birlikte sürmeyi…Eh, tabii yağmur da özlemiş bizi ve arada azıcık ıslatmamazlık yapmadı 😊.
Güzel bir yürüyüşten sonra kendimizi akşam yine festivalin kalabalığına bıraktık. Bol müzik ve bol bira eşliğinde geç saatlere kadar takıldık.
Rock yapan bir grup vardı. Solisti Klaus’un doktoruymuş. Batericisi ayrı meslek sahibi, gitardakiler de aynı şekilde. Her sene bu festivalde onlar çalarmış. Yaşları da epey var. Klaus gençlik yıllarında da festivalde onları dinlermiş😊 Bu grup festivalin demirbaşı olmuş. İşte böyle keyifli bir kasaba. Yaşayanlar sıcakkanlı, konuşkan ve eğlenceliler. Hemen hemen herkes İngilizce konuşuyor ama Almanca konuşamasanız da teşekkür ederim gibi basit kelimeleri kendi dillerinde duyduklarında hoşlarına gidiyor.
Bir ay sonra Türkiye’den döndüğümüzde ise eksiklerimizi gidermek için Nurnberg (Nuremberg) şehrine gittik. Buradaki havaalanına İstanbul’dan direkt uçuş var. Eğer motosiklet malzemesine ihtiyacınız var ve Almanya’daysanız Louis mağazalarını tavsiye ederiz. Uygun fiyatlı bol çeşit var. Ara ara büyük indirimler oluyormuş.
Alışveriş sonrası şehrin merkezine gittik ancak aniden bastıran yağmur yüzünden fazla takılamayıp Neumarkt’a geri döndük. Ertesi günü ise Klaus ile beraber Alp dağlarına doğru yola çıktık.
Bavyera Yemekleri
Eh, buralara kadar gelmişken Bavyera’nın yerel lezzetlerinin tadına bakmamazlık yapmadık. Meşhur beyaz sosislerini (Weisswurst-dana veya domuz etinden yapılıyor) sabah kahvaltısında yiyorlar. Açıkcası bize biraz ağır geldi. Pretzel olmazsa olmazlardan ve ABD’de yediklerimizden kat kat iyiydi. Herhalde burada yedikten sonra başka bir yerde denemek istemezsiniz. Domuz veya dana etinden yapılmış sulu yemekler çok yaygın. Bayerisher Schweinebraten denedik, lezzeti güzeldi. Yanında papates köftesi diyeceğimiz knödel ile servis ediliyor. Beyaz lahanadan yapılan sauerkraut genellikle yemeklerle birlikte geliyor ama herkes sevmeyebilir. ABD’de yemezdik ama buradaki daha lezzetli geldi.
Denediğimiz biraların isimlerini bile aklımızda tutamadık hangisini denerseniz deneyin hepsini beğeneceksiniz. Sonuçta Almanya biranın vatanı sayılır…
Bu arada bu ufacık kasabada dahi en az 4-5 tane Türk dönerci dikkatimizi çektiğini belirtelim. Zaten otobandan ayrılıp Neumarkt’a doğru giderken yol üzerinde bol bol Türk marketlerini veya restoranlarını görüyorsunuz.
Neumarkt’a Ulaşım
Biz sevdik Neumarkt’ı, belki bir gün sizin de yolunuz düşerse; en azından bir kahveye veya bira içmeye uğrayın deriz. Türkiye’den ulaşım aslında hiç de zor değil. İstanbul’dan Nurnberg (Nuremberg) şehrine gelecek olursanız 25 dakikalık tren yolculuğu sonrası Neumarkt’a ulaşabilirsiniz…
Yolda edinilen arkadaşlıklar bir başka oluyor. Tabii ki her tanıştığınızla arkadaşlığınız devam etmiyor ama içlerinden bazıları çıkıyor ki işte sırf bunun için bile yola çıkılır diyorsunuz. Bizim için; en güzel örneklerinden bir tanesi de Klaus oldu. Sizlerin de benzer anılarınız varsa yorum olarak yazıp bizimle paylaşmaya ne dersiniz?
Ayfer & Onur Öznar
Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi
Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi
Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi
İlk Yorumu Siz Yapın