MOTOSİKLETLE HIRVATİSTAN
Avusturya Lienz şehrine yakın kamp yaptığımız Camping Falken’den sabah bol kahkahalı ve fotoğraflı kahvaltı sonrası Hırvatistan maceramız için ayrıldık. Gece kamp alanında tanıştığımız motorcu dostlar ile sabah epey şamata yaptıktan sonra herkes gideceği yöne doğru yola çıktı.
Yolculuğun en güzel yanlarından birisi bu yeni tanışmalar oluyor. Kimi dostluklar devam ediyor kimisi anlık ancak o yaşananlar unutulmuyor. (Tarih 30 Ağustos 2017 ve gezinin 421. günü)
Gezinin devamını nereden yapabiliriz konusunda kararsızken; Onur’a gelen teklif karşısında Atina’ya doğru yönümüzü değiştirdik. Onur’un davet edildiği Atina’daki iş toplantısına yaklaşık 7 günümüz var, dolayısı ile Balkanlar için tahminimizden çok daha kısa zamanımız kaldı. Ancak nasıl olsa yakınız sık sık geliriz diye de kendimizi avutmadan duramıyoruz.
Lienz ile Villach arası 87 nolu yol manzarası ile çok hoşumuza gidiyor. Bu yol üzerinde yer alan göl kıyısına kurulmuş Techendorf kasabasına ise hayran kalıyoruz. Vaktimiz olsa kesin kamp yapıp burada 1-2 gün geçirirdik. Eğer o taraflara yolunuz düşerse kulağınıza küpe olsun.
Bled Gölü – Slovenya
Slovenya’ya girip, eşsiz doğası ve ortasında yer alan küçücük adası ile hafızalarımıza kazınan huzurlu Bled Gölü’ne doğru yolumuza devam ettik. Bled Gölü’ne ulaştığımızda ise bizi muazzam bir kalabalık bekliyordu. Açıkcası böyle bir manzarayı hayal etmemiştik.
Gölün etrafında tur atıp bir marketin yanında durduk. Burada yanımıza gelen 12-13 yaşlarında bir çocuğun Türk müsünüz sorusu ile başlayan sohbet bayram tatiline gelen ailesinin de gönülsüz sohbeti ile devam etti. Neyse ki bizimle sohbet etmesinden memnun olmayan annesi sayesinde biz de çok takılmadık. Ancak durduğumuz yerde sürekli Türkçe duymak kalabalığın nedenini açıklamaya yetti. Bled Gölü de Türkiye’deki bayram tatilinden nasibini almış ve bizdeki tatil kasabalarından farkı kalmamıştı. Karşılaştığımız manzara, yoğun tatil dönemlerinde buralara gelmemek gerektiği konusunda bize ders niteliğinde oldu. Nitekim 3 gün sonra varacağımız Budva ve Kotor’da da benzer manzara ile karşılaşacaktık.
Bled Gölü çok güzel ama sakin bir zamanında gelip tadını çıkarmak lazım. Ayrıca yakın olan Savica Şelaleleri ve İtalya sınırına doğru başlayan Alp dağlarının geçitlerini de es geçmemek gerekiyor.
E61 karayolunu takiben hızlıca başkent Ljubljana’yı geçerek Hırvatistan’a doğru devam ettik. Hırvatistan’a gelmeden başkent Ljubjana’nın güney batısında yer alan Predjama Kalesi ve Postojna Mağaraları da ziyaret edilebilir.
HIRVATİSTAN GÜMRÜK
Her iki ülke AB ülkesi olsa da Slovenya ile Hırvatistan arasında gümrük bulunuyor. Hırvatistan Schengen bölgesine dahil değil. Motosikletten inmeden memur evraklarımızı kontrol edip pasaportlarımıza Hırvatistan giriş damgasını vuruyor. Ve hedefimiz olan Hırvat sahil yoluna doğru yolumuza devam ediyoruz. Rijeka şehrine kadar geldikten sonra otoyolu bırakıp sahile paralel giden yola girdik. Zaten Hırvatistan’dan çıkana kadar da sahile sıfır giden bu yolu bırakmadık.
Rijeka’dan güneye doğru enfes koyların arasından Adriyatik’in muazzam güzelliğini izleyerek devam ettik. Burası bize, hem manzarası hem de virajlarıyla, Finike ile Kalkan arasındaki yolu hatırlattı. Motosiklet sürmenin keyfi doruk noktasına çıkıyor.
Hava kararmadan kendimize kamp alanı bakmaya başlıyoruz. Birkaç kamp alanında ya yer yok ya da hoşumuza gitmiyor. Senj kasabası civarında bir kamp alanında yer buluyoruz.
Camping Bunica‘nın konumu; https://goo.gl/maps/XtY8vcfkU2hTdfvR7
Çadırı kurup duş aldıktan sonra gün batımına yetişiyoruz. Kamp alanının enfes bir sahili var. Bu arada yolda para çekemedik. Cebimizde dolar ve çok az euro var. Hırvatistan para birimi olan Kuna ise hiç yok. Nasıl olsa kredi kartı geçer diye rahat davranıp direkt kamp alanına geldik. Kamp sahibi sadece nakit ve dolar kabul etmiyoruz deyince işler değişiyor. Kamp ücretini ödüyoruz ama yanımızda ne yiyecek ne de para var ve karnımız aç. Keşke dün akşam Lienz’de kamp alanında bütün yiyeceklerimizi bitirmeseydik diye hayıflanıyoruz. Kampın restoranı denize sıfır, enfes bir gün batımı var ve kampta kalanlar şarap eşliğinde yemeklerini yiyor.
En azından cebimizdeki para ile şu manzaraya karşı birer bira içeriz diyerek restoranda şansımızı denemeye karar veriyoruz. “Bizde bu kadar para var ve bankadan çekmeye fırsatımız olmadı, sizde de kredi kartı geçmiyor. Cebimizdeki ile 2 bira alalım geri kalan ile de bize patates kızartması yapabilir misiniz?” diye soruyoruz. Sağ olsunlar anlayışlı ve hoş sohbet çıkıyorlar. Bize fazlasıyla patates kızartması ve 2 bira veriyorlar. Keyfimiz gıcır gün batımını izlerken biramızı yudumluyoruz. İyi ki yola çıkmışız dediğimiz anlardan birini daha yaşadığımızı ikimiz de hissediyoruz.
Hırvatistan’ın bütün güzelliklerini göremeden yola devam ediyoruz…
Ertesi sabah, erkenden yola çıkıyoruz. Gün hesabından dolayı çok görmek istediğimiz Plitvica Ulusal Parkını pas geçip güneye doğru devam etme kararı alıyoruz. (31 Ağustos 2017)
Zadar’a kadar Adriyatik’e sıfır enfes bir yolu takip ediyoruz. Ağustos sıcağında motoru çekip kendimizi denize bırakmamak için zor tutuyoruz.
Zadar’a öğlen saatlerinde varıyoruz. Sıcak ve trafik berbat iyice bunalmış vaziyetteyiz. Motoru bırakıp elimizde mont, kask ayrıca üstümüzdeki motor pantolonu ve botlar ile şehri gezmek keyifli olmayacağını bildiğimiz için motorla turlayıp şehrin dışına doğru yöneliyoruz.
Kendimizi Mc Donalds’ın gölgedeki masalarından birine atıp ne yapsak diye düşünüyoruz. Güneyde sahilden çok ayrılmadan gidebileceğimiz Krka Ulusal Parkını görünce hadi buna gidelim deyip yola çıkıyoruz. Parkın girişine geldiğimizde saat 4’ten sonra indirimli fiyat olduğunu öğreniyoruz. Önce kamp alanına gidip çadırı kurup motosiklet kıyafetlerimiz değiştirdikten sonra parka geri dönmeye karar veriyoruz.
Parkın girişine yakın 2 tane kamp alanı var. Biz biraz daha uzakta olanı daha sessiz ve temiz olduğu için tercih ettik. Ücreti hemen almadılar, akşam saat 9 – 10 gibi geldiler.
Krka Ulusal Parkı
Ulusal park; göllerin, Krka nehrinin ve şelalelerin birleşimi ile müthiş bir doğa harikası. 109 kilometrekarelik bir alana yayılmış parkın birçok girişi bulunuyor. Biz güneydeki girişini kullandık. İçeride birçok yürüyüş patikası var. Eğer sadece bizim gittiğimiz bölümü dolaşırsanız 3-4 saat harcarsınız. Skradinski Şelalesi’nde vakit geçirecekseniz tam gün ayırmak daha keyifli olacaktır. Arkeolojik sit alanları, Visovac Adası’ndaki manastarı ve kilisesi, tekne turu vs. her şeyi yapayım derseniz tüm park için herhalde 1-2 gün ayırmak gerekir.
4’ten sonra gitmemize rağmen park çok kalabalıktı. Tahminimizce sabah saatleri daha sakindir. Girişten sonra kısa bir otobüs yolculuğu sonrasında yürüyüşe başlanılacak alana varılıyor. Dönüşte bu alanda otobüs kuyrukları olduğunu hatırlatalım. Hava güzelse ve vaktiniz varsa mayonuzu ve kaymaz deniz ayakkabısı getirmeyi sakın unutmayın. Kuş ve şelale sesleri eşliğinde, yürüyüşün ve uçsuz bucaksız yeşilliğin tadını çıkarın…
Niagara’daki ilk açılan hidro elektrik santralinden 2 gün sonra, burada bulunan hidro elektrik santrali elektrik üretimine başlamış. 1895 yılından 1. Dünya savaşına kadar elektrik üretimi devam etmiş.
Ulusal parka giriş ücreti sezona göre değişiyor. Temmuz-Ağustos ayları en pahalı ve kişi başı 180 Kuna ancak saat 4’ten sonra girerseniz indirimli; 130 Kuna.
Parkın girişine yürüyüş mesafesinde bulunan Kamp Lozovac’da kaldık. Kamp ücreti 100 Kuna.
Kamp Lozovac‘ın konumu; https://goo.gl/maps/sPSNuKUtKwFzDBJ16
Masal Şehir Dubrovnik – Hırvatistan
Sabah kalkıp Dubrovnik’e doğru yola çıktık. Yine sahil yoluna inip devam edeceğiz. Yolumuzun üstünde Split şehri var ancak sıcakta hiç girmeden devam etmeye niyetliyiz. Sahil yolundan ilerlerken kısa da olsa Bosna’ya girip çıkıyoruz. Bosna’nın deniz kıyısına çok az bir bağlantısı var. Pasaport kontrolde T.C. pasaportlarını uzatınca görevli bakmadan geç diye eliyle işaret yapıyor. Biz de yolumuza devam ediyoruz.
Akşam üzeri vardığımız Dubrovnik’in merkezinde kalacak yer aranıyoruz ama yollar ve trafik berbat. Şehir merkezinde bir otelde kalmak yerine çıkışında yer alan Kate Camping’te kalmak daha cazip geliyor. Kamp alanı yaklaşık olarak araçla; Dubrovnik’e 15 dakika mesafede yer alıyor. Kamp alanına 116 Kuna ücret ödedik. (1 Eylül 2017)
Kate Camping’in konumu; (https://goo.gl/maps/fTGcUXSx8i4LNHF77)
Ertesi sabah erkenden motosiklet ile Dubrovnik’e gittik. Motosikletli olmanın avantajını kullanarak, kale içinde şehrin girişine yakın bir yerde park alanı bulduk. Araçla gelirseniz de erken gelip park yeri bulmakta fayda var. Dubrovnik ise adeta masallardan çıkmış bir şehir ki gittiğimiz dönemde kale içinde müthiş bir kalabalık vardı. İşte o kalabalık size masalda olmadığınızı sürekli hatırlatıyor.
Old Town içinde bol bol merdiven çıkıp şehrin daracık sokaklarında kayboluyorsunuz. Eğer kalabalıktan fırsat yakalarsanız da bol bol fotojenik manzaralar yakalayabilirsiniz. Game Of Thrones dizisinin de bazı bölümlerinin burada çekildiğini de buraya not düşelim. Biz diziyi izlemediğimiz için çok da önemsemedik. Şehrin surlarını dolaşmak ücretli, bizim fazla vaktimiz olmadığı için bir sonraki gelişimize bıraktık. Aslında kalabalık da bu kararı vermemizde etkili oldu.
Dubrovnik’e Yakın Gezilecek Yerler
Lokrum Adası ve Lovrijenac Kalesi; Dubrovnik’e gelmişken görülecekler arasında yer alıyor. Ayrıca Dubrovnik’ten 3 tane adaya günübirlik turlar da var. Ayrıca Mostar ve Kotor’a da yine buradan turlar mevcut. Bir tur acentasının reklam afişinin fotoğrafını çekmişiz. Burada da şehri tepeden izleyebileceğiniz bir teleferik olduğu yazıyor. Biraz turistik olabilir ama manzara için düşünülebilir. 2 veya 3 gün geçirilerek hem şehri hem de etrafını gezebilirsiniz.
Hemen hemen 3-4 saat kadar Old Town’da dolaştıktan sonra kamp alanına dönüp Karadağ’a doğru yola çıktık. Hedefimiz Kotor ve Budva’yı da gördükten sonra Atina’ya doğru yolumuza devam etmek.
Notlar:
Slovenya bir haftalık otoyol için motosiklet vinneti 7.5 Euro (Farklı süreli paketler var.)
Avusturya 10 günlük otoyol için motosiklet vinneti 5.10 Euro (Farklı süreli paketler var.)
Keyifli geziler…
Ayfer & Onur Öznar
Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi
Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi
Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi
2 Yorum
Dubrovnik’e bayılmıştık, yazınızla anılarımıza gittik. Milli Park’larını görmek için Hırvatistan’a tekrar gitmek istiyoruz. Bilgiler için teşekkürler.
Tekrar gitmek keyifli olacaktır, yorumunuz için teşekkürler.