Doğanın içine yolculuk etmek ve bu yolculukta denizden ormana, vahşi atlardan yırtıcı kuşlara, Amerikan Yerlilerinden Kolonist Amerikalıların tarihine kadar gözlemlemek isterseniz Cumberland Adası’na günübirlik gitmenizi veya kamp yaparak birkaç gün geçirmenizi tavsiye ederiz. Cumberland Adası, Georgia eyaletinin en büyük bariyer adası ve Kuzey Yarımküre’deki en muhteşem doğal yaşam alanlarından birine sahiptir.
Georgia eyaleti parklar bakımından oldukça zengin olup doğaseverlere birçok aktiviteyi sunmaktadır. Mümkün olduğunca havanın daha yumuşak olduğu bahar aylarında, hafta sonları Georgia State parkların birinde geçirmeye çalışıyoruz. Gerek kamp gerekse günübirlik yaptığımız gezilerimizden büyük keyif alıp doğanın içinde huzuru buluyoruz.
Eyalet parklarının milli parklardan en önemli farkı bulundukları eyaletlerin koruması ve bakımı altında olmasıdır. Genel olarak parklar hakkında bilgi verecek olursak; Georgia’daki bütün eyalet parklarında park ücreti 5 dolar olup, aktivite ücretleri dönemsel olarak değişmektedir. Birçoğunda çadır, RV kamp alanları ve kabinler kiralanabiliyor ama bazıları minimum iki gece kalışı şart koşuyor. Küçük market, piknik alanı, bazılarında plaj, rafting, ata biniş, yürüyüş–bisiklet parkurları, tenis kortları, voleybol sahası aklınıza gelebilecek birçok olanağı sunuyor.
Savannah’a 2010 yılında Jacksonville’den Atlanta’ya dönerken uğramış ve öğlen yemeğimizi yemiştik. Havanın çok soğuk olmasından dolayı şehri dolaşamamış ve havalar ısınmaya başladığında tekrar geliriz diyerek ileri bir tarihe bırakmıştık. Daha sonraki yıllarda da birkaç kere gitme fırsatı bulduk. Araba ile Atlanta’dan yaklaşık 4 saat sürüyor.
Birden fazla gittiğimiz Helen, Atlanta’nın kuzeyinde, mimarisi ile şirin bir Alman kasabasıdır. Yaklaşık Atlanta merkezine 1,5 saat uzaklıkta olan Helen’e, 400 nolu otoyoldan kuzeye doğru giderek ulaşabilirsiniz. Helen’in içinden Chattahoochee nehri geçiyor ve nehir için en büyük aktivite lastik simitler ile yapılan river tubing.
Georgia eyaletinin başkenti Atlanta şehrine 2009 yılının Temmuz ayında iş nedeniyle taşındık. İlk izlenimimiz diğer yaşadığımız eyaletlere göre siyah nüfusun alıştığımızdan fazla olmasıydı. İkinci dikkatimizi çeken ise; birçok caddeye “Peachtree-Şeftali” isminin verilmesiydi. Şeftalinin, Georgia eyaletinin simgesi olduğunu öğrendiğimizde neden bu kadar “Peachtree” ile başlayan cadde isminin olduğunu anladık. Her ne kadar şeftali şehri diye geçse de bizim Bursa şeftalisi gibi lezzetli yerel şeftalisini henüz tatmadık. Ayrıca araba kiralarken yardımcı olan görevlinin “Hotlanta’ya hoşgeldiniz” demesinin sebebini özellikle Atlanta’daki ikinci yazımızda anladık. Sıcaklık ile beraber artan nem soğuk bölgeleri hayal etmeme sebep oldu. Ayfer bu dönemde Türkiye’de olduğu için bu senelik sıcaklardan kurtardı kendisini.