Güneydoğu Turu

Motosiklet ile Güneydoğu Turu

8 Mayıs’ta Ayvalık’tan çıkıp 12 Haziran’da Ayvalık’a geri döndüğümüz, beş haftalık güneydoğu gezimizin notlarını bu yazımızda  derledik. Umarız ülkemizin eşsiz güzelliklerini barındıran güneydoğuyu bir nebze de olsa hissettirip keşfetmek isteyenlere klavuz olur.

İlk Etap (Ayvalık – Salihli – Kula – Uşak – Afyon – Konya)

Ayvalık’tan sabah ayrılıp Bergama, Soma üzerinden Akhisar’ın merkezinde yer alan Thyateria Antik Sütunlu Yolu gördükten sonra akşam kalacağımız Salihli’ye ulaştık. Salihli’de ilk olarak Sardes (Sardis) Antik Kenti ve dünyada yer alan en büyük tapınaklardan biri olan Sardis Artemis Tapınağı’nı ziyaret ettik. Sardes kalıntıları kesinlikle görülmeye değer. Müzesinin yapım çalışmaları devam ediyor. Antik şehri gezdikten sonra hem biraz serinlemek hem de dinlenmek için gittiğimiz Kurşunlu Şelalesi ve mesire alanı hafta sonu kalabalığından dolayı bize keyif vermedi. Kamp yapabileceğiniz bu alana daha sakin zamanında gitmekte fayda var. Yoksa mangal dumanları ve insan kalabalığı arasında işkenceye dönüşebilir.

Salihli’ye kadar gelmişken vejeteryan değilseniz; odun köftesi denemeyi ihmal etmeyin. Bizi misafir eden dostlarımızla beraber çarşıdaki Divan Odun Köfte restoranda yedik. Ayrıca Ağam Gaziantep baklavayı da tatlı ve dondurma için deneyebilirsiniz. Salihli’de bizi ağırlayan Sevgili Serap ve Hamza ile keyifli bir akşam geçirdikten sonra ertesi sabah Kula’ya doğru yola çıktık.

Salihli ve Çevresinde Gezip Gördüklerimiz

• Bin Tepeler – Salihli Gölmarmara yolu arasında irili ufaklı tepeleri göreceksiniz. Lidya dönemi kraliyet mezarları (tümülüsler) Anadolu Piramitleri diye de bilinir.
• Sardes (Sardis) Antik Kenti
• Sardes (Sardis) Artemis Tapınağı
• Kurşunlu Şelalesi ve Mesire Alanı

İlk kez gittiğimiz Kula’daki volkanik oluşumlardan ve atmosferinden çok etkilendik, kesinlikle görülmeye değer. Volkanik Jeopark ve Divlit Volkanik Park alanına,  2-3 saat ayırıp rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Kula bazalt sütunları ve Peri bacaları oluşumları da görülecekler arasında. Özellikle Kuladokya diye geçen peri bacalarının olduğu bölge enfes. Eski Kula evlerini de görülecekler listesine eklemeyi unutmayın. Şehir içine, kalabalık olduğu için başka zaman görürüz deyip girmedik.

Kula ve Çevresinde Gezip Gördüklerimiz

• Tabduk Emre ve Yunus Emre Türbesi – Yunus Emre’nin makamının da burada olduğuna inanılıyor.
• Carullahbin Bin Süleyman Cami – Resimli Cami olarak da bilinen bu cami, iç motifleri ile şimdiye kadar gördüğümüz en güzel camilerden bir tanesi. Gelmişken kesinlikle görmeye değer.

• Kula Volkanik Jeoparkı – 700 metrelik merdiveni tırmanarak volkan kraterine ulaşıyorsunuz. Özellikle sıcak havada biraz zahmetli ancak muhteşem lav ve doğa manzarası için değer. Yanınızda su getirmeyi unutmayın.
• Kula Divlit Volkanik Parkı – Volkanik araziyi yakından göreceğiniz 3 km’lik yürüyüş parkuru, bisiklet yolu, dinlenme alanları ve ahşap köprü bağlantıları ile park görülmeye değer. Yürüyüşe bir otopark bölgesinden başlayıp diğer otopark alanında bitiriyorsunuz. Ayrıca 2 otopark arası toprak yol da yaklaşık 1 km kadar. Tahta köprülerin olduğu yer görülüp aracı bıraktığınız alana da geri dönebilirsiniz. Parkta market yok, yanınızda su getirmeyi unutmayın. Girişte tuvaletler var.

• Kuladokya Peri Bacaları – Bizi en çok etkileyen yerlerden birisi burası oldu.
• Çakırca Bazalt Sütunları – Kula Peri Bacaları’na yaklaşık 10 km uzaklıkta ve 500 metre kadar yürüyüş yolu sonunda ulaşılıyor. Daha önce bu şekilde oluşumlar gördüğümüz için çok yakınına gitmesek de yoldan görme fırsatımız oldu.

Akşam Ulubey Kanyonu’na ulaşıp cam terastan gün batımını izledik. Bizden başka kimsenin olmaması ve ortamın dinginliğinde günün yorgunluğunu unuttuk. Daha sonra belediyenin Çamlık tesislerinde ücretsiz çadır kampı yaptık. Çamlık tesislerinde bungalov evler de var. (Fiyatı 250 tl) Ayrıca restoranı gece 12’ye kadar açık. Kanyonun içinde yürüyüş yapabileceğiniz parkurlar da var.

(Google maps lokasyonu https://goo.gl/maps/tMAq1Sma21H5MvXDA)

Ulubey Kanyonu’nda sabah gün doğumu da gün batımı kadar enfesti. Tesis çalışanlarının gece kapatmadan verdikleri bir termos çay, sabah bize gün doğumunda sıcaklık verdi. İnce bir misafirperverlik örneği, ne kadar teşekkür etsek az.

Kanyondan sonra Blaundus Antik Kenti ve Cilandiras (Clandras) Köprüsü’nü gezdik. Blaundus Antik şehrinin sadece kalıntıları duruyor. Henüz bakanlık herhangi bir tesis kurmamış, kazı çalışmaları devam ediyor. Yolun 3-4 km’si toprak. 2500 yıllık tarihe sahip Frigyalılar döneminden kalma Cilandiras Köprüsü ve vadinin güzel bir tarihi var. Burada bir akşam belediyenin ücretsiz kamp alanında kalınıp etrafında yürüyüş de yapılabilir. Ancak haftasonu piknikçiler olabilir, kalabalığı göz önünde bulundurmak lazım. Belediyenin kamp alanı ücretsiz, sadece 10 TL otopark ücreti ödeniyor.

Uşak’ta Gezip Gördüklerimiz

• Ulubey Kanyonu
• Blaundus Antik Kenti
• Cilandiras (Clandras) Köprüsü’nü

Akşam ise Afyon üzerinden Konya’ya ulaştık. 2 gece kalırız diye planladığımız Konya’da  motosikletimizin lastiklerini değiştirmek zorunda kalınca toplamda 4 gece kaldık.

Konya’daki ilk 2 günümüzde Çatalhöyük ve şehir içinde görülecek yerleri dolaşıp, yerel lezzetleri tadarak geçirdik. Sille’yi  görmek için yola çıktıktan 10 dk sonra arka lastiğimiz aniden hava kaybetti. Burası uzun hikaye ama Konya’da motora göre lastik bulamayınca İstanbul’dan sipariş ettik. Bu esnada 2 akşam daha Konya’da kalmamız gerekti. Bir günümüzü hemen hemen sanayide geçirsek de diğer boş günümüzde Konya’yı gezmeye devam ettik. Hatta şansımıza haftada 2 gece olan ücretsiz Sema gösterisine de katılmak çok güzel oldu.  Bize yardımcı olan Güzel iş motor sahibi Mustafa usta ve kalacak yer ayarlayan İhsan arkadaşımıza çok teşekkür ediyoruz.

İlk 2 gece kaldığımız Konya Uygulama Oteli fiyat olarak uygun ve motosiklet için rahat otoparkı var. Diğer 2 gece ise şehir içindeki Dergah otelde kaldık. Arka tarafında motosikleti güvenli bırakabileceğiniz yer mevcut.

Konya’da Gezip Gördüklerimiz

• Çatalhöyük Ören Yeri- Avcılıktan yerleşik hayata geçişin izlerini bulabileceğiniz 9000 yıllık ören yeri kesinlikle görülmeye değer.

• Boncuklu Höyük – Kazı çalışmaları henüz başlangıç aşamasında gittiğimizde kimseler yoktu.
• Mevlana Müzesi ve Sultan Selim Cami
• Aladdin Parkı, Cami ve Türbesi
• Panorama Konya Müzesi – Müze, Hz. Mevlana’nın hayatını ve 13.yy’daki Konya’yı konu almaktadır. Giriş ücreti tam 6 TL.
• Konya İstiklal Harbi Şehitlik Abidesi
• Sema Gösterisi – Panorama müzesinin yan tarafında yer alan İrfan ve Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi’nde pazar ve cuma günleri ücretsiz Sema gösterisi oluyor.

• Atatürk Evi Müzesi
• Sahib Ata Cami ve Vakıf Müzesi
• Konya Arkeoloji Müzesi – 9000 yıllık el izinin sergilendiği müze görülmeye değer.
• Taş ve Ahşap Eserler Müzesi
• Tarihi Mengüç Caddesi – Geleneksel Konya evleri ile turizme yeni yeni kazandırılıyor.
• Meran Bölgesi

Konya Lezzet Durakları ve Yediklerimiz

• Celalbey Etliekmek – Bıçakarası ve etlietmek yedik. İkisi de lezzetliydi ama yemek sonrasında içtiğimiz su gibi Türk kahvesine attıkları kazığı herhalde unutmayacağız.
• Maruf Türbeönü lokantası (Tandır çorbası, bamya çorbası, kuşbaşı etli tandır ve tatlılardan saç arasıni denedik.)
• Babacan Etliekmek
• Gazyağcı Furun Kebapçısı (Meran bölgesinde) – Furun (tandır) kebabı, mevlana, talılardan höşmerim denedik. Hepsi birbirinden lezzetliydi.

İkinci Etap (Konya – Ermenek – Tarsus – Mardin)

Konya’dan ayrıldıktan sonra Ata’mızın ata yurdu Taşkale’yi ziyaret ettik.  Taşkale’deki Taşkale Tarihi Tahıl Ambarı’nı ve Manazan Mağaraları’nı gezdikten sonra Ermenek’e doğru devam ettik.

Tavsiye üzerine Zeyve Pazarı’nda konakladık. Zeyve Pazarı, 800 yıllık tarihi ile doğa harikası bir yer. Bahar ve yaz döneminde hafta sonları kalabalık oluyormuş. Gece kaldığımız Zeyve Lavanta tatil köyü bungalov ve kamp seçenekleri sunan keyifli bir tesis. Her yıl mayıs ayında Ermenek’te motosiklet festivali ve Karamanbey’in türbesinin bulunduğu Balkusan Köyü’nde Türk Dil Bayramı düzenleniyor. Birkaç günle her ikisini de kaçırdığımıza üzüldük.

Ermenek – Karaman ve Çevresinde Gezip Gördüklerimiz

• Manazan Mağaraları

• Taşkale Köyü ve Tarihi Tahıl Ambarı
• Zeyve Pazarı
• Ermenek Barajı
• Karamanbey Türbesi – Balkusan Köyü

Mut ile Ermenek arasındaki yol çok güzel manzaralar sunuyor. Ayrıca biz geçemedik ancak Gülnar üzerinden Anamur tarafına inen yolu da çok tavsiye eden oldu. Doğa harikası Yerköprü Şelalesi’ne de tavsiye üzerine gittik ancak sıcağa kaldığımız ve motosiklet kıyafetleri ile yürürken zorlanabiliriz diyerek bir sonraki geziye sakladık.

Tarsus, 2 gece kalıp çok sevdiğimiz bir şehir olarak gönlümüzde yer etti. Eski evleri, mükemmel müzesi, Donartaş ve altı kazılan evin hikayesi, çarşısı, Ulu cami, St. Paul Kilisesi ile humusu, mamül tatlısı, fındık lahmacunu ve içli  köftesi derken dolu dolu geçirdiğimiz Tarsus bize güzel de bir dost kazandırdıktan sonra Mardin’e doğru yola çıktık. Bizi ağırlayan gezgin dostumuz Can’a (Albatros Gezgin) ve annesi Sema teyzeye çok teşekkürler…

Tarsus’ta Gezip Gördüklerimiz

• Tarsus Müzesi
• Tarsus Tarihi Evler
• Tarsus Antik Yol
• Ulu Cami
• Eski Cami
• St Paul Kuyusu (Aziz Paulus Kuyusu)
• St Paul Anıt Müzesi (St. Paul Kilisesi)
• Şahmeran Heykeli
• Tarsus Roma Hamamı (Altında Geçme Kemer Altı)
• Kleopatra Kapısı
• Danyal Peygemberin Türbesi
• Tarsus Kültür Evi
• Kırkkaşık Bedesteni
• Donuktaş Mabedi ve altı kazılan evin hikayesi
• Akın Humus (humus sevenler kesinlikle burada denesin)

Tarsus’ta gezi planında değişiklik yaparak önce Mardin’e sürdük demir atımızı. Mardin’den geze geze geri geliriz diye düşünürken evren bize başka bir plan yapmış 🙂 (Üçüncü  etapta anlatacağız.)

Tarsus’tan ayrılıp Adana’yı geçince otobandan ayrılıp ücretsiz yola geçtik. Bol çay,kahve ve su molaları ile akşam saatlerinde Mardin’e ulaştık. Durduğumuz birçok benzin istasyonunda çay-kahve ikramı vardı. Doğuda hemen hemen tüm benzin istasyonlarında bu ikram devam etti. Ayrıca çalışanlar hem meraklı hem de sohbet etmeyi seviyorlar.

Mardin Güneydoğu Gezimizin Yıldızı Oldu 

Eski Mardin mistik havasıyla gezi boyunca bizi en çok etkileyen yerlerden birisi oldu. Şehrin yaşayan bir ruhu var, içine girince siz de artık o ruhun parçası oluyor ve beraber hareket ediyorsunuz. Müzeleri, kafeleri, restoranları, tarihi dokusu, herkesi kucaklayan hoşgörüsü ve muazzam Mezopotamya manzarası ile kesinlikle görülmeye değer. Tarihe eşlik eden sokaklarında kaybolup dolaşmak gerçekten çok keyifli. Süryani çöreğini ve alkol kullanıyorsanız şaraplarını da tatmanızı tavsiye ederiz.

Mardin’de konaklama seçeneği fazla olsa da tatil dönemlerinde uygun rakamlı yer bulmak kolay olmayabilir. Neyse ki  biz arkadaşımızda kaldık. Eski Mardin’de çok fazla butik otel var ayrıca yeni yerleşim bölgelerinde de kalacak otel imkanı mevcut. Minibüs ile de Eski Mardin’e ulaşım gayet kolay.

Mardin ve Çevresi’nde Gezip Gördüklerimiz

• Eski Mardin (Artuklu Cumhuriyet Meydanı, Mardin Protestan Kilisesi, Mardin Müzesi, Zinciriye Medresesi, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Abdüllatif Cami, Sıtti Radviye-Hatuniye Medresesi, Şehidiye Cami ve Medresesi, Merdin Monroe Kedi Sokağı, Ulu Cami, Mardin Bazaar)
• Midyat (Midyat Kültür Evi, Kent Müzesi, Midyat Evleri) Midyat Evlerinin olduğu bölge bize fazla turistik geldi. Eskiden ücretsiz olan konakların girişleri ücretli olmuş ve sağında solunda fotoğraf çektirmek isteyenlerin kalabalığı, giriş kuyruklarını girmeden önce göze almak gerekiyor. Ayrıca Midyat’ta yediğimiz ciğer gezinin en iyilerinden birisi olarak aklımızda kaldı.

• Dara Antik Şehri ve Zindan Su Sarnıçı
• Medreseler – Manastırlar (Kasımiye, Deyrulzafaran, Mor Gabriel)
• Nusaybin Soğuksu (Beyaz Su) kenarında çay kahve keyfi ile serinlemek Mardin’in çevresinde yapılabilecek günlük aktiviteler. Hasankeyf’e de Mardin’den geçebilirsiniz. Biz Van’dan Diyarbakır’a geçerken uğradık.

Üçüncü Etap (Mardin – Hakkari – Van – Bitlis – Hasankeyf – Diyarbakır)

Diyarbakır’a geçeriz diye geldiğimiz arkadaşımızın evinden sabah 7 gibi ayrılıp Cizre’ye doğru devam ettik. Halil’in yeni döndüğü Hakkari-Van gezisi sırasında gördüğü manzaralar bizi öyle etkiledi ki yönümüzü değiştirmek hiç de zor olmadı.

Cizre’deki sürpriz de Organ Bağışı farkındalığı için Türkiye turuna çıkan Okan ile denk gelmek oldu, biraz sohbet ettikten sonra Şırnak üzerinden Hakkari’ye devam ettik. Yol boyunca manzaralar müthiş, durduğumuz yerlerde çay kahve ikramları ve sohbet derken Hakkari’ye ulaştık.  Hakkari’de son dönemde, askeri izinler alındıktan sonra, Cennet Cehennem Vadisi ve Cilo Buzulu gezileri yapılıyor. Önceden planlama şansımız olsaydı çok keyifli bir tur olabilirdi. O tura katılamayacağımız için Van’a devam etme kararı aldık. Yine müthiş manzaralar eşliğinde Güzeldere geçidini geçip akşam saatlerinde Van’a ulaştık.

Nusaybin’den, Van’a kadar sık sık askeri kontrol noktalarında durduk. Rutin kontrollerde askerlerimizin yine sohbet ve çay ikramları devam etti.

Van, kalesi ile bizi büyüledi. Ödüllü Urartu Müzesi’ni, pazartesi günü kapalı olduğu için gezemedik. Van ile Tatvan arası görsel olarak çok güzel. Yazın gelirseniz çok fazla kamp alanı olduğu aklınızda bulunsun. Akdamar Adası hikayesi, kilisesi ve doğal güzelliği ile görülmeye değer. Tatvan Nemrut Krater Gölü de çok etkileyiciydi ancak koruma altında olmamasına üzüldük. Ahlat Selçuklu mezarlarını da ziyaret ettik ancak geç saate kaldığımız için fazla dolaşamadık.

Van ve Bitlis’te Gezip Gördüklerimiz

• Van Kalesi – Manzarası muhteşem, Türkiye’deki en etkileyici kalelerden biri.
• Van Müzesi (Ziyaretimiz pazartesiye denk geldiği için kapalıydı)
• Van Kedi Evi
• Akdamar Adası – Adada bulunan Ermeni Kilisesi ve manzara muhteşem.
• Tatvan Nemrut Krater Gölü

• Ahlat Selçuklu Mezarlığı (Müzesi maalesef çalıştay sebebiyle kapalıydı)
• Emir Bayındır Kümbeti
• Harabe Şehir (İsmi gibi harabe kalmış, turizme kazandırılmayı bekleyen yerlerden.

Van’da kaldığımız Uygulama Oteli kesinlikle fiyat performans olarak gezide konakladığımız en iyi yerlerden birisi oldu. Restoran bölümü de çok iyi, Van’a özgü ayran çorbasını denemenizi tavsiye ederiz. 2 gece Van’ın içinde kaldığımız Rönesans Life Oteli de tavsiye edebiliriz. Otelin önündeki kaldırıma motosikleti park ettik. 24 saat görevli olduğu için güvenlik açısından motosiklet ile gidenlere de tavsiye edebiliriz. (Van’ın Edremit bölgesinde yer alan Uygulama Oteli park konusunda rahat, şehir içine de minibüsler gidiyor.)

Van’da 3 gece kaldıktan sonra bu bölgeye tekrar gelmeliyiz diyerek Diyarbakır için yola çıktık.

Yolumuz üzerinde tam olmasa da Hasankeyf’e uğradık ancak biz çok keyif alamadık. Yarım saatlik tekne turuna katıldık fakat gördüklerimiz hakkında bilgi verilmediğinden çok boş geldi ayrıca tekne ile çok görülecek bir yer kalmamış. Müze gezilebilirdi ancak sıcak ve Diyarbakır’a geç kalmayalım diyerek yola devam ettik. İsteğe göre bir gece Hasankeyf’te kalınabilir ama müze ve su altında kalmaması için çıkarılan yapıların restorasyonu hala devam ediyor, değer mi bilemeyeceğiz.

Dördüncü Etap ( Diyarbakır – Nemrut – Urfa – Halfeti – Antep – Antakya- Adana)

Diyarbakır’da 2 gece Dicle Üniversitesi’nin misafirhanesinde kaldık. Şehre otobüs ile gidip geldik. Diyarbakır sur içi gerçekten çok etkileyici. Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı gibi edebiyatımızda etkili isimlerin müze evleri, Arkeoloji Müzesi, Cemil Paşa Konağı Müzesi, tarihi 10 gözlü köprü derken 2 günümüz çok keyifli geçti. Gelmişken aranız sakatat ile iyiyse ciğer yemeyi atlamayın. (Biz Dağkapı Ciğerci’de yedik. Ayrıca bir arkadaşımız Xale Meheme’yi tavsiye etti.) Ayrıca buz gibi fesleğen şerbetleri sıcak günlerde serinlemenizi sağlayacak.

Diyarbakır’da Gezip Gördüklerimiz

• Ulu Cami
• Dört Ayaklı Minare
• Mesudiye Medresesi
• Hasan Paşa ve Sülüklü Han (Kahve, kahvaltı için ideal yerler)

• Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya Gökalp Müzeleri
• Cemil Paşa Konağı (Müzesi)
• Diyarbakır Arkeoloji Müzesi
• Keçi Burcu – Hevsel Bahçeleri
• Ongözlü Köprü

2 gün Diyarbakır’da kaldıktan sonra Nemrut Dağı’na çıkmak için yakınındaki Karadut Köyü’nde kamp yaptık. Hem gün batımı hem de gün doğumuna buradan gittik. Gün doğumu veya gün batımına motosiklet ile giderseniz bilet alınan otopark alanında motoru bırakıp, yukarıya giden turist minibüslerinden birinden yer varsa yukarı götürmesi için rica edebilirsiniz. Eğer kendiniz gider ve geç kalırsanız; turist minibüsleri park ettiği için ve eğimden dolayı motoru bırakacak alan rahatça bulunamıyor. Gün batımına gittiğimizde park alanının sonuna kadar çıktık ancak eğimli yerde park edecek yer bulamadık. Minibüsler düz alanı kapattığından aşağıya doğru inip motoru bırakmamız gerekti. Sabah ise risk almayıp kaldığımız yerden 350 TL’ye şoförlü araç kiraladık.

Her daim bu bölgenin rüzgarlı olduğunu ve ona göre giyinerek gelmenizi tavsiye ederiz. Özellikle gün doğumu için çok erken saatte geleceğinizi unutmayın.

Nemrut Dağı sonrası çok merak ettiğimiz Göbeklitepe’yi ziyaret edip Şanlıurfa’ya geçtik. Şanlıurfa’da bir arkadaşımız sayesinde Orman Genel Müdürlüğü’nün konukevinde kaldık. Gayet temiz ve motosiklet için güvenliydi. Şehir içine otobüs ile gidip geldik. Şanlıurfa mozaik ve arkeoloji müzeleri görülmeye değer. Elbette camileri, balıklıgölü, eski şehrin sokakları, hanları, eski çarşısı ve yerel lezzetleri de Şanlıurfa’da keyif veriyor. Şanlıurfa deyince sıra geceleri eğlencesi de olmazsa olmazlardan…

Şanlıurfa’da Gezip Gördüklerimiz

• Göbeklitepe

İnsanlık tarihine bakışı değiştiren Göbeklitepe, 2018 yılında Unesco Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır. Tarihi alanın tapınmak için kullanıldığı düşünülüyor. 12.000 yıllık tarihi ile bize dinsel yaşam ile yerleşik hayat arasındaki ilişkiyi sorgulatıyor. Şimdiye kadar gün yüzüne çıkarılan T biçimli dikilitaşların üzerinde özellikle hayvan motifleri bulunuyor ve henüz anlamları tam olarak çözülememiş. Bakalım Göbeklşitepe ve çevresindeki diğer kazı alanlarının sırrı ne zaman çözülecek veya çözülebilecek mi?

• Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi
• Haleplibahçe Mozaik Müzesi
• Kızılkoyun Kaya Mezarları – Akşam ışıklandırılmış hali daha fotojenik duruyor. Girişi ücretsiz.
• Bedestenleri
• Klaus Schmidt Anı Evi
• Balıklıgöl ve çevresi, Ayn Zeliha Gölü

• Büyük Mağara (Menengiç kahvesi denedik ve beğendik.)
• Şanlıurfa Kent Müzesi
• Reji Kilisesi
• Gümrük ve Barutçu Hanları ile çevresi
• Şanlıurfa Kalesi
• Eyüp Sabır Makamı

Şanlıurfa çevresinde ise; evleri ile ünlü Harran bölgesi bize turistik gelse de görülmeye değer. Harran’daki 250 yıllık konik kubbeli Harran evlerinin benzerleri Suriye’nin Halep kenti ile İtalya’nın Alberobello kasabasında varmış. Umarız bir gün onları da görürüz.

Harran Evleri’ni Ne Özel Yapıyor?

Demir, beton kullanılmadan taş ve topraktan yapılmış evlerin harcında gül yağı, saman, pişmiş toprak ve yumurta akı kullanılıyor. Mimari yapısı ve malzemeleri sayesinde de yazları serin, kışları sıcak tutma özelliğine sahip evler, aşağıdan yukarıya doğru koni gibi daralıyor. Yüksekliği 5 metreye varan ve 30-40 tuğla dizisiyle örülerek inşa edilen evler, içeriden ve dışarıdan balçık ile sıvanıyor ve bu sayede varlıklarını bugüne kadar sürdürmeyi başarmışlar. Evin bir tek giriş ve çıkış kapısı var, odalarında kapı yok. Kubbelerin üstleri kapatılmıyor, bu sayede eve hem güneş ışığı girdiği gibi hem de havalandırması sağlanmış oluyor. Havalandırma kısmından hiçbir şekilde yağmur suyu da girmiyormuş.

Harran Ören yeri ise beklentimizin altında kaldı. Hiçbir bilgi yok. Harran sonrası ise Bazda Mağaraları (restorasyon sebebiyle ana girişi kapalıydı ama yerel çocuklardan biri açık olan alandan bir bölümünü gezdirdi), Han El Barur (uğradığımız gün kapalıydı), Şuayip Şehri ve Soğmatar görülebilir. Maalesef bu bölge henüz turizme tam anlamıyla kazandıırlmış değil. Buradaki köylerdeki çocuklar için yanınızda defter, kalem vs bir şeyler götürebilirsiniz. Özellikle motoru görünce etrafınızı sarıveriyorlar. Bazen çocuklar sizi gezdirmek, anlatmak istiyorlar, para istemediklerini de özellikle söylüyorlar. Bazıları ise sizden bir şey almadan bırakmıyor.

Şanlıurfa Çevresinde Gezip Gördüklerimiz

• Harran Evleri
• Bazda Mağaraları
• Han El Barur
• Şuayip Şehri
• Soğmatar

Şanlıurfa sonrası Halfeti’ye geçtik. Buradaki tekne turu ise çok verimli geçti. Kaptan tur boyunca Halfeti ve Rumkale tarihi, baraj göleti, barajın etkileri gibi konularda değerli bilgiler verdi. Aslında Halfeti’ye bir gece ayırmak lazım, önceden Gaziantep’te kalacağımız oteli ayarlamamış olsaydık kesinlikle kalırdık.

Gaziantep’e geçerken Zeugma Antik şehrine de uğramayı ihmal etmeyin, görmeye kesinlikle değer. 3 boyutlu video canlandırmaları (youtube) ile bakmış olduğunuz yapıları eski haliyle görebiliyorsunuz. Başka bir müzede böyle bir çalışma görmedik. Giderken geç kalmıştık ama Gaziantep’ten ayrılırken yolumuzu uzatsa da ziyaret ederek çok doğru karar vermişiz.

Gaziantep’te konaklama seçeneği çok fazla, şehir merkezinde olmayan ama tramvay ile ulaşımın kolay olduğu Kule otelde kaldık. Tramvay ücretini girişte temazsız kredi kartı ile ödeyebiliyorsunuz açıkcası uygulama çok hoşumuza gitti. Dışarıdan gelen misafirler için büyük kolaylık, bazı müzelerin girişlerinde de aynı uygulama var. Turnikeden geçerken temazsız kredi kartınızı okutmanız yeterli.

Gaziantep Zeugma Mozaik müzesi, Arkeoloji müzesi, Kurtuluş müzesini görülecekler listesine eklemeyi unutmayın. Gaziantep kalesi ziyaret edilebilir. Antep çarşılarını, hanlarını gezmek bile başlı başına çok keyifli. Emine Göğüş Mutfak Müzesi (Gastronomi şehri olmuş Antep mutfağını yakından tanımak için ziyaret edilebilir), Hamam Müzesi, Para Müzesi ilginizi çekerse ziyaret edilebilir.

Gastronomi Şehri Gaziantep Lezzetleri

Ayıntap Baklava’da baklava çeşitlerini denedik ve çok beğendik. Bu baklava ise İstanbul’da ne yiyoruz diye düşünmeden edemedik. Tarmis Kahve’de kahve keyfi yapıp bir sabah da Metanet Lokantası’nda beyran çorbası içip katmer yedik. Katmer İstanbul’da yediklerimizin yanında efsane kalsa da sabah saatlerinde bize çok hitap etmedi.  Bir öğlen arası da Şehr-i Küşleme’de küşleme ve simit kebabı yedik. İkisi de efsaneydi, tadı damağımızda kaldı. Gaziantep’te bizi gezdiren motorcu dostumuz Mete’ye yürekten teşekkürler…

Gaziantep’te Gezip Gördüklerimiz

• Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi – Müzenin en değerli ve bilinen parçası “Çingene Kızı Mozaiği” kadar diğer mozaikler de etkileyici. Özellikle Yunan Mitolojisi’nde geçen efsanelerin yer aldığı mozaikler bizim daha çok ilgimizi çekti.
• Gaziantep Arkeoloji Müzesi
• Gaziantep Kalesi 
• Gaziantep Kurtuluş Müzesi
• Gaziantep Hanları ve Çarşıları
• Zincirli Bedesten
• Emine Göğüş Mutfak Müzesi

Gaziantep sonrası gezinin çok keyif aldığımız güneydoğu bölümü bitmişti ve yeni hedefimiz Antakya oldu. İkinci gastronomi şehrimiz de bambaşka lezzetler bizi bekliyordu 🙂 Antakya’da konaklama alternatifi fazla olsa da şehir içinde motosikleti rahatlıkla park edeceğimiz uygun rakamlı otel bulamadık. Harbiye bölgesinde yer alan Zeyn Otel’de 3 gece kaldık. Motosiklet için güvenli parkları var, ayrıca otelin önünden şehre otobüs geçmesi avantaj. Antakya içi, çarşıları ve eski şehrin dar taş sokaklarında dolaşmak çok keyifli. Ayrıca Harbiye bölgesi de görülmeye değer.

Gastronomi Şehri Hatay Lezzetleri

Denediğimiz Kule (Harbiye Bölgesi’nde) ve Avlu restoran yemek konusunda başarılıydı. Açıkcası gözümüze kestirip girdiğimiz her yerden memnun kaldık. Ferah Künefe‘de ise künefe denedik. (Ayrıca Künefeci Ragıp Usta ve  Çınaraltı Künefe Yusuf Usta da tavsiye edilen mekanlar arasındaydı.) Beyti kebabı, tepsi kebabı, meze tabakları, kiremitte peynir en beğendiğimiz lezzetleri oldu. Humuscu Nedim Usta’da yediğimiz karışık meze tabağı ise en iyisiydi. Güven Döner’de denediğimiz lavaşa sarılı soslu döner de efsaneydi.

Affan Kafe’nin Türk kahvesini beğenmedik ve mekan pisti. Konak Restoran ve Hatay Gastronomi Evi’ndeki lezzetleri bir dahaki sefere bıraktık.  Bir de Antakya’ya özgü yanında kağıda sarılmış tuz ve kimyon verilen simitlerini denemeyi unutmayın.

Antakya’da Gezip Gördüklerimiz

• Hatay Arkeoloji Müzesi – Kral Şuppiluliuma Heykeli en göze çarpan eserlerinden. Mozikler çok etkileyici.

• Antakya Müze Otel
• Antakya Uzun Çarşı
• Tarihi Kurşunlu Han
• Antakya Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi
• Habibi Neccar Cami ve Türbesi
• Pierre Kilisesi
• Antakya Atatürk Parkı
• Harbiye Bölgesi ve Şelaleleri

Antakya çevresinde ise Samandağ Bölgesi gezilecek yerler arasında

• Musa Ağacı
• Hıdır Köyü
• Vakıflı Köyü
• Çevlik Sahili
• Titus Tüneli ve Beşikli Mağara

• Simeon Manastırı

Altınözü cam terası da listemizdeydi ancak gidemedik.

Antakya’dan ayrılıp Arsuz’da kamp yapmayı planladık ancak Adana’daki arkadaşlarımız gelin bu tarafa diyince Arsuz’da baklava molası verip Adana’ya devam ettik. Samandağ ve Arsuz ilçelerini birbirine bağlayan 25 kilometre uzunluktaki bisiklet yolu ise sunduğu görsel şov ile efsane.

Beşinci Etap (Adana – Anamur – Adrasan – Gökova – Bodrum – Ayvalık)

Adana’da eski tarihi Adana, taşköprü, Seyhan baraj göletini dolaştık. Onur’un Adana’da başladığı ilkokulu ve oturdukları mahalleyi arşınlayıp eski günleri yad ettik. Eyvan Kebap’ta Adana’nın lezzetlerini tattık ama bu restoran eskisi kadar iyi değilmiş. Amerika’da Austin’de tanışıp 3 yıl sonra bizi Adana’da ağırlayan sevgili Yeliz, Hasan ve minik Şevval’a çok teşekkürler.

2 akşam kaldığımız Adana’dan Anamur’a geçtik. Anamur’da yine motorcuların güzel dayanışmasına şahit olduk. Gaziantep’te bizimle ilgilenen Mete’nin bir telefonu ile Anamur’da bir anda sevgili Metin ve ailesinin misafiri olduk. Anamur içine giderseniz Delta bisiklete uğrayın, hem güzel bir dost kazanırsınız hem de bir şeye ihtiyacınız varsa Metin mutlaka yardımcı olacaktır. Eşi Funda ve ufaklıklar ile sıcacık aile ortamlarında keyifli bir akşam geçirdik, Funda’nın enfes yemekleri ve misafirperverlikleri için çok teşekkürler… Anamur’a doğru yollar, keyifli manzaralar eşliğinde Akdeniz ileToroslar arasında kıvrılıyor.

Gilindire Mağarası restorasyon nedeniyle kapalıydı ve 4 ay kadar kapalı kalacakmış. (Haziran 2022)

Anamur’da 1 gece kaldıktan sonra Adrasan‘a doğru yola çıktık. Anamur’dan sonra da yollar virajlı, dağlık ve güzel manzaralar sunuyor. Akşama Adrasan’a ulaşıp Arya Kamp alanına gittik.

İşletmecisi Kadir’in ilgisi, sıcak aile ortamı, deniz derken çok keyif aldığımız Arya Kamp’ta 3 gece kaldık. Burada Sevgili Erkin (deneme tahtası) ve Cevher’e denk gelmemiz ise kalışımızı daha da keyifli yaptı. Son yıllarda sezon dışı 3 kez gittiğimiz Adrasan’dan her seferinde memnun ayrıldık.

Adrasan’dan Kaş üzeri Gökova’ya geçtik. Bir gece Gökova’da kuzenimizde bir gece de Bodrum’da bir arkadaşımızda kalarak Ayvalık’a tam 5. hafta dolarken döndük.

Yeni yerler gördüğümüz, farklı lezzetler tattığımız, yeni dostlar kazandığımız, iyi ki gitmişiz dediğimiz dolu dolu bir gezi oldu.

Yaklaşık 7000 km kadar yol yaptık. Lastik değişimi hariç bir sorun yaşamadık. (Arka lastiğimiz içten balon yapmış ve kesikler olmuştu.)

Güneydoğu Turu NOTLAR

• Güneydoğu haziran başı ısınmaya başladığı için daha hızlı hareket etme ihtiyacı duyduk. Şanlıurfa ve Diyarbakır’da 3 gece kalınabilirdi. Hatta gezi biraz daha kuzeydeki bölgeler ile daha da uzatılabilir.
• Konaklama için; uygulama otelleri, öğretmen evleri ve polis evleri ilk aradığımız yerler oldu ancak öğretmen ve polis evlerinde yer bulmak çok zor. Otel fiyatları 2 kişi için oda-kahvaltı dahil ortalama 400-500 TL gibiydi. Uygulama otelleri ve konukevleri 250 TL civarı. Van’daki Uygulama oteli oda-kahvaltı iki kişi için 400 TL’ydi ama kesinlikle değer.
• Müzekart kesinlike müzeler ve ören yerleri için gerekli. Ödediğiniz rakamı kat kat çıkarıyor.
• Özellikle Güneydoğu’da hemen hemen benzinliklerin hepsinde çay ikramı var.
• Soranlar olduğu için belirtelim gittiğimiz Mayıs-Haziran döneminde güvenlik ile ilgili bir sorun yaşamadık. Gönül rahatlığıyla güneydoğu gezisi yapabilirsiniz.

Keyifli geziler dileriz 

Ayfer & Onur Öznar

Faceboook : AyferOnur Seyahatnamesi

Instagram : AyferOnur Seyahatnamesi

Youtube: AyferOnur Seyahatnamesi