"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ayfer-Onur Seyahatnamesi

Palenque

Palenque Antik Şehri – Meksika

Maya’ların Gücü Adına “Palenque”

10 Ekim sabahı Pejman ile beraber Palenque Antik şehrine doğru San Cristobal‘dan yola çıktık. Kötü yol şartlarını ve Meksika Büyükelçiliği’mizin  Zapatista’ların hakimiyetindeki bu bölge için yaptığı “çok dikkatli olun” uyarılarını da kulağımıza küpe ediyoruz. Dağlık yol çok virajlı, yer yer toprak kaymaları, kötü asfalt kalitesi, kamyon trafiği ve hız keserler ile zorlayıcı bir etap ama sorunsuz bir şekilde hedefimizde olan Agua Azul Şelaleleri‘ne daha sonra da Palenque’ye vardık.

Pamukkale – Hierapolis

Pamukkale - Denizli
Pamukkale Travertenleri – Denizli

Türkiye’nin Turizm Simgelerinden: Pamukkale Travertenleri

Olimpos-Çıralı‘da geçirdiğimiz keyifli iki günden sonra yönümüzü hava durumuna göre belirledik. Antep’e doğru mu devam etsek derken kendimizi Pamukkale‘nin büyülü beyazında bulduk. Ayfer,  görmediği için zaten gitmek istiyorduk. Onur da seneler sonra tekrar görecekti. Şifalı suları ve kartpostalları süsleyen sıra dışı bembeyaz görselliği ile hafızalarımıza kazınmış Pamukkale’yi tabii ki çok merak ediyorduk. Şifa, doğa ve tarihin buluştuğu Hierapolis Antik Kenti ve Pamukkale, 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak koruma altına alınmıştır.

San Cristobal de las Casas

San Cristobal de Las Casas

Oaxaca’dan, San Cristobal de las Casas’a bir günde gitmemizin zor olacağını düşünerek yolumuzun üzerinde bulunan Tehuantepec kasabasında mola vermeyi planlayarak Pejman’la birlikte yola çıktık. Bazen yağmurlu bazen bunaltıcı sıcakta yolumuza devam edip akşam üzeri Tehuantepec’e ulaştık. Burayı arada kalacak alternatif olmadığından seçtik, yoksa kasabanın bir özelliği yok. Hatta akşam kasabanın içinde yemek yiyecek bir yer bile bulamadık. Oldukça salaş bir yer olmasına rağmen her yerde ayakkabı mağazalarının olması oldukça dikkat çekiciydi 😊. Ertesi günü Tuxtla şehri civarında yakalandığımız yağmur dışında çok keyifli bir yolculuk sonrası ilk hedefimiz olan Sumidero Kanyonuna ulaştık. Kanyon gezisi sonrası gece yağmurla beraber San Cristobal de Las Casas şehrine vardık.

Oaxaca

Meksika
Oaxaca – Meksika

Meksika’nın Renkli, Sanat Şehri; Oaxaca

3 Ekim sabahı Puebla’dan ayrılıp Oaxaca’ya doğru yola çıktık. Meksika’nın en çok övülen kolonyal şehirlerinden biri olan Oaxaca’ya varmak için sabırsızlanıyoruz. Yaklaşık 350 km ve 4,5 saatlik yolumuz var. Yolun başlarındaki dağ geçişi hem manzaralar hem de yolun kalitesi sayesinde motosiklet sürmek için çok keyifli. Kaymak gibi dağ yolu yapmışlar. Arada otobandan çıkıp küçük köylerden geçiyoruz. Yol yapım çalışmaları olsa da fazla zaman kaybetmiyoruz. Puebla ile Oaxaca arası otobana 120 peso ödeme yapmışız. 

Puebla

Puebla – Meksika

Meksika’nın Önemli Kolonyal Şehirlerinden; PUEBLA

Kolonyal mimarisi ve seramikleri ile ünlü Puebla şehri, Meksika’nın doğusunda Meksiko City’nin ise güneydoğusunda kalmaktadır. Meksiko City’de geçirdiğimiz keyifli 5 günden sonra yeniden yollara düşme zamanı gelmişti. Trafiği çok kötü olduğu için özellikle pazar günü şehirden ayrılmaya karar verdik. Sabah erkenden Puebla’ya doğru yola çıkıyoruz.

Meksiko City

Meksiko City – Meksika

Müzeler Şehri Meksiko City

Pachuca’dan ayrılıp rahat bir sürüşle girdiğimiz Meksiko City tahmin ettiğimiz gibi yoğun ve karmaşık bir trafik ile bizi karşıladı. İstanbul trafiğine alışık olanlar için çok da zorlanacak bir trafik değil. Rahatça kalacağımız oteli bulup yerleştik. Takipçilerimizden Ali Bey, bize ulaşmış ve Meksiko City’den geçersek yardımcı olabileceğini yazmıştı. Kendisi turizmci ve uzun yıllardır Meksika’da yaşıyor. Evine yakın iyi bir otelden, uygun sayılabilecek bir rakama odamızı ayırttı. Ayrıca motorumuz da otelin kapalı garajında güvende kalacak. Otele yerleşir yerleşmez Ali ile haberleşiyoruz. İlk teklifi; bana gelin Türk kahvesi içelim oluyor yola çıktığımızdan beri içmemişiz bu fırsat kaçmaz bir daha belki ne zaman denk geleceğiz 🙂 Hemen gidiyoruz. O da yarın sabah Peru gezisine çıkacak o yüzden bir an önce buluşup yüz yüze tanışmak istiyoruz. Ali ile buluşuyoruz, nasıl da hoş sohbet çıkıyor!

Tula – Pachuca

Tula-Pachuca
Tula-Pachuca Toltek’lere yolculuk

Toltek’lere Yolculuk; Tula ve Pachuca

Queretaro’da sabaha karşı silah sesleriyle uyanmış ve kahvaltı sonrası erkenden Toltek’lerin merkezi olan Tula kalıntılarını görmek için Tula’ya doğru yola çıktık. Queretaro’nun karmaşık trafiğini atlatıp 2 saatte Tula’ya vardık. Şehir merkezinin dışında yer alan not aldığımız otele gelip hemen yerleştik. Özellikle araç ile seyahat edenler için geniş bahçesi ile güzel bir otel. Bir akşam kalmayı düşünürken oteli işleten ailenin sıcak tavırları, son bir haftadır tempolu şekilde dolaşmamız ve önümüzdeki günlerin planını yapmak için 2 gece kalmaya karar verdik. 

Queretaro

Querataro
Queretaro – Meksika

Özgürlüğe Giden Şehir; Queretaro

Queretaro (Santiago de Queretaro) şehrine, meydanlar ve parklar şehri dersek de herhalde isim yanlış olmaz 😊 Guanojuato‘dan sabah erken saatlerde yola çıkıp Dolores Hidalgo üzerinden San Miguel de Allende‘ye uğruyoruz. Yine Meksika’nın muhteşem renkli kolonyal şehirlerinden biri, burada da kalmalı diye aklımızdan geçiyor. Turistik bir şehir gibi duruyor ama sonradan öğrendik ki yurtdışından da yaşamak için bu bölge çok tercih ediliyormuş. Yani gördüğümüz yabancıların bir kısmı turist değilmiş 🙂 Bölge güzel ama yolları motosikletle dolaşıp otel aramaya pek uygun değil.

Salda Gölü

Türkiye’nin Değeri Bilinmeyen Cenneti: Salda Gölü

Türkiye’nin Maldivleri diye adlandırılan Salda Gölü’ne 3 haftalık güney gezimizde biz de uğramayı ihmal etmedik. Son dönemde adını çok duyduğumuz bu güzelliği kendi gözlerimiz ile görmemek olmazdı. Yolculuğun ikinci gününde yol planımızı değiştirip pazar akşam üzeri Salda’ya ulaştık.

Güneşin ters kalmasının etkisiyle gölde çok fazla etkileyici bir manzara göremeden not aldığımız kamp alanına doğru motorumuzu sürdük. Salda Gölü Kamp Alanı diye google haritasında bulacağınız lokasyona geldiğimizde; etrafın pazar piknikçileri tarafından ele geçirildiğini görmemiz bir oldu. Orman Bakanlığı’na ait Tabiat Parkı’nın girişine kadar gelip nerede kamp yapılacağını sorduğumuzda bize o piknikçilerin olduğu yerleri tarif ettiler.

Phaselis

Tarih ile Denizin Buluştuğu Yarımada

Antalya civarında tarihi hücrelerinize kadar yaşayabileceğiniz antik bir şehir Phaselis. Hem antik bir şehri gezmek hem de pırıl pırıl koylarından denize girmek istiyorsanız doğru adrestesiniz. Doğası, denizi ve tarihi ile keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Phaselis, coğrafi konumu nedeniyle önemli bir liman kenti olmuş. 3 limanı ve ormanlara yakın olması kentin bu güzel yarımadada kurulmasını açıklamaya yetiyor. Milattan Önce 700’lü yıllarda Rodoslu kolonistlerce kurulduğu tahmin ediliyor. Daha sonra Likya, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, Selçuklu hakimiyetlerine giren şehir hem depremler hem de Antalya ve Alanya gibi şehirlerin önemlerinin artması ile terk edilmiştir. Kentin tarihçesini kronolojik olarak aşağıda okuyabilirsiniz.

Olimpos-Çıralı

Olimpos
Olimpos – Çıralı

Sönmeyen Ateşin Hikâyesi; Olimpos

Adrasan’dan yola çıktığımızda doğuya doğru gördüğümüz yağmur bulutlarının bizi nerede ıslatacağını bilmiyorduk. Hedefimiz ise hiç uzak değildi; Çıralı. Aklımızda birkaç kamp alanı ve pansiyon vardı ancak kara kara bulutlar bizi kamp yerine pansiyon bulmanın daha iyi olacağını söylüyordu.

Palamutbükü

Sakinliğin Adresi; Palamutbükü

Uzak ama sakinliğinde içinizin ısınacağı bir yer Palamutbükü. Ulaşabilmek için önce Marmaris’e daha sonra Datça’ya gitmek gerekiyor. Bodrum üzerinden de Datça’ya ulaşım imkanı var. Datça’dan da Knidos’a doğru giderken yol üzerinde kalıyor. Ulaşımın zor olması buraların hâlâ bakir kalmasının da sebebi olmuş. Umarız bu enfes yerler bu şekilde kalabilir ve çirkin yapılaşmanın kurbanı olmaz.

Bozburun

Huzuru Sevenler için Bozburun

Bazen beklentiniz olmadan geldiğiniz bir yerden gönül bağı kurarak ayrılabilirsiniz. Bozburun da bizim gönül bağı kurduğumuz beldelerimizden biri oldu. Selimiye‘de kamp yapmayı düşündüğümüz yerin kapalı olması üzerine kuzenimizin muhakkak Bozburun’a da uğrayın tavsiyesini dinleyerek yönümüzü Bozburun’a çevirdik. Kamp yeri var mı diye arandığımız sırada çok şirin bir pansiyon bulup yerleşmemizle başlayan bu gönül bağı, bakalım bizi ileride nasıl bir yola sürükleyecek 🤔.

Kayaköy

Kayaköy
Kayaköy – Türkiye

Fethiye’de Bir Hayalet Kasaba: KAYAKÖY

Fethiye ile Ölüdeniz arasında yer alan Kayaköy, tarihi MÖ 3000’lere dayanan bir antik şehirdir. Mevcut kalıntılarda bu tarihlere kadar giden buluntu henüz bulunamamış. Antik dönemde şehrin ismi Karmylassos’imiş. Rumların Levissi diye adlandırdığı şehir, 1923’deki nüfus mübadelesi döneminde Rumların Yunanistan’a gitmesiyle terk edilmiş. Yunanistan’dan gelen Türkler ise tarım ile uğraştıklarından kısa bir süre sonra şehirde yerleşime devam etmeyip ovaya yayılarak yaşamlarını devam ettirmişler.